Osmanlı Devleti’nde, bankacılık XIX. yüzyılda başlamıştır; ancak ülke çıkarlarına uygun bir para politikası geliştirilememiş, bankacılık alanında ciddi bir varlık gösterilememiştir. Mithat Paşanın girişimleriyle kurulan Ziraat Bankası’nın dışında, tüm bankacılık işlemlerinin yabancı sermayenin kurduğu bankalar aracılığıyla yürütüldüğü bu dönem, II. Meşrutiyet’e değin sürmüştür. II. Meşrutiyetle birlikte, İttihatçı çevrelerde milli nitelikte bir devlet bankası kurma fikri ortaya çıkmıştır. Bu düşüncenin gelişmesinde, Balkan Savaşı yıllarında Osmanlı Bankası’nın ülke çıkarlarıyla bağdaşmayan tutumunun etkisi büyük olmuştur. II. Meşrutiyet dönemi, devlet bankacılığının milli temellere oturtulmaya çalışıldığı, milli bankacılığın doğuş ve serpiliş yılları olmuştur. Bu süreç özellikle 1913 sonrasında kendini daha da çok hissettirmiş, yerli sermaye; yabancılardan ve gayrimüslimlerden bağımsız olarak kendi kredi kurumlarını kurma yoluna gitmiştir. İttihatçıların uygulamaya koydukları milli iktisat politikasının temelini oluşturacak sermaye birikimi sağlanarak, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yerel milli bankalar kurulmuştur. Milli Mücadele ve sonrasında yerel sermayenin bankacılık girişimleri, geçmiş dönemin birikimiyle artarak devam etmiş, Cumhuriyetin yeni iktisadi anlayışının etkisiyle şekillenmiştir. Bu anlamda Niğde’de yerel yatırımcıların girişimleri sonucu, Bor Zürrâ ve Tüccar Bankası, Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası ve Bor Esnaf Bankası olmak üzere üç yerel banka kurulmuştur. Yöre insanına uygun şartlarda kredi sağlamak amacıyla kurulan bu bankalar, üretici sınıfın kendini toparlayarak bölge ekonomisinin canlanmasına, e yerel sermayenin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2009 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Sayı: 26 |