Ortadoğu sahasının önemli bir bölgesi olan Irak coğrafyası içerisinde bulunan Kerkük ve Musul vilayeti yüzyıllar boyunca Türk hâkimiyetinde kalmıştır. Türkmen vilayeti olan ve Türkler ile meskûn bulunan bu bölgede Türkler, bin yıldan fazla bir zaman, başarılı bir yönetim ve huzur içerisinde bir idare ortaya koymuşlardı. Musul adı, şehri, tarihî coğrafyası ve Osmanlı Devleti idaresinde XIX. yüzyılın ikinci yarısında Musul Vilayeti, Musul’a bağlı başta Kerkük olmak üzere sancaklar, kazalar ve nâhiyeler hakkında bilgi verilecektir. Ayrıca, Osmanlı Devleti’ne bağlı iken; Musul, Kerkük, Sincar ve Süleymaniye sancakları ve buralara bağlı kazaların tarihî coğrafyaları, arazi özellikleri, idarî yapısı da önem arz etmektedir. Osmanlılar yönettikleri toplumları, Müslüman- Gayrimüslim olarak sadece iki gurupta tasnif etmiştir. Günümüzde Batılılar ise, dünyanın birçok bölgesinde halkları etnik çerçevede onlarca, bazen yüzlerce guruba ayırmaktadırlar. Böylece toplumları iç çekişmeye, ayrılığa, hatta savaşlara kadar sürükleyebilmektedirler. Kerkük-Musul bölgesi Türk tarihi bakımından oldukça kıymetli bir yere sahiptir. Özellikle İslamiyet’i kabulden sonra, Türklerin Anadolu’yu vatan yapmaları sırasında Musul-Kerkük bölgesi önemli bir merkez idi. Türklerin Türkistan’dan batıya doğru yönelmeleri sırasında, Selçuklular Anadolu’yu Türk ülkesi yaparken, yol üzerindeki Musul-Kerkük bölgesi de bir Türk yurdu haline gelmiştir. Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra, Osmanlı Devleti hâkimiyetine geçinceye kadar Kerkük ve Musul bölgesinde; Irak Selçukluları, Zengîler, Erbil Atabeyliği, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler gibi birçok Türk devleti hüküm sürmüştür. Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında Osmanlı Devleti hâkimiyetine geçen Musul ve havâlisinde, Kanuni Sultan Süleyman zamanında , Türk hâkimiyeti daha da güçlendirilmiştir. Osmanlı Devleti idaresindeki Musul Vilayeti; doğuda İran, kuzeyde Diyarbakır, güneyde Bağdat, batıda Şam, kuzeybatıda ise Halep vilayetleri ve Zûr Sancağı ile çevrelenmişti. Kerkük ve Musul bölgesi, son derece ılıman bir iklime sahiptir. Çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve hayvancılık için de uygun bir sahadır. Bölgede; Dicle, Huser, Hebzel, Zap ve Gazer gibi akarsular bulunmakta, bu da ekonomik hayata önemli katkılar sağlamaktadır. Ayrıca, petrol başta olmak üzere yeraltı kaynakları bakımından da oldukça zengin bir bölgedir. Kerkük ve Musul özellikleri itibari ile tarihî coğrafya bakımından incelenerek, şehir, nüfus ve idari yapı, Türk tarihi bakımından önem arz eden eserler belirtilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2010 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Sayı: 28 |