Aydınlanmanın
ulus devlete geçiş sürecinde, milletlerin yazgısını belirleme hürriyetinin
sağladığı fayda, aşırı bireyselliğin veya egosantrik dünya algısının
beraberinde bir problem alanı doğurduğu gözden kaçmayacaktır. Tarih algısı
bakımından bu duruma tepki Johan Gıttlieb Fichte’den(1762-1814) gelir. Onun Alman Ulusuna Söylevleri tarihte biriken
benlik algısının temel sistematiğine yapılmış bir itiraz olarak tarihin
akışında aynı veya mukadderatçı kalmamak çerçeveli ‘tarihi yorumlama’ eksenine
döner. Diğer bir deyişle, Kant’ın aydınlanmacı ‘ben’i merkezinde tasavvur
edilmiş ‘kendinde-şey’ olarak tanımlanmış tarihsel bilincin Fichte’de ‘biz’
tarihsel önermesinin algı alanına kilitlenişidir. Bu tasarım, aynı zamanda tarihi
salt bir tefekkür alanı olarak değil, aksiyon ve kolektif tarih yorumunun kader
alanı olarak görmenin de yol ayırımıdır. Bu bağlamda Kafkas coğrafyasında ün
salmış Âşık Şenlik’in(1850-1913) milli aidiyet ve tarihsel kesitte karşılaşılan
bunalım devrinde şiirleriyle, söz konusu ettiğimiz Fichte’nin ulusal algılayış
biçimine ne derece yakın veya şiir dilinde ne derece ortak bir dilsellik ve
mensubiyet duyduğu, disiplinler arası bir yorum inisiyatifini sağlayabilir. Dolayısıyla
tarihi kurucu, yorumlayıcı ve tinsel bakımdan dilde gömülü olan ve bir milleti
yaşatacak olan ulusal söylemin yine insan zihniyle tarihe yönelik
kurma/kurgulama eylemi, Fichte’nin Alman ulus devlet inşa sürecinde üstlendiği
işlevden hareketle Kafkas Türkleri için de, bunalım ve savaş dönemlerinde Âşık
Şenlik’in; koçaklama ve destan şiirleriyle tarih bilincini ve ulusal var olma
endişesini şiir dilinde karşılayan bazı meseleleri tartışmayı gerektirir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 7 Haziran 2018 |
Kabul Tarihi | 20 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 45 |