The Turkish poet, with its historical identity, has been seen as a unique cultural richness that has continued within a certain tradition for centuries. In the 20th century, hundreds of masters of speech, under the name of the tradition of minstrelsy, performed their arts in instrument assemblies. Some of these artists attracted the attention of the society with their unique identities or worldviews, and their real names were forgotten under their pseudonyms. One of these names is Ozan Arif. Ozan Arif's name was commemorated with Turkish nationalism and the idealist movement, and he was given the titles of "the voice of national feelings" and "Dede Korkut Of The Age" by his fans. Ozan Arif succeeded in fulfilling his mission with his art, his performance on the stage and his mastery in reading poetry set him apart from other contemporaries. He especially engraved his poems, in which he criticized the 12 September Revolution, and the state of the people who suffered, into the memory of the society, and waited for the day when they would be discovered as oral history documents. This situation emerged when we compared the way Ozan Arif wrote or sang his poems with his own expressions and the memories of people who were tortured at that time. This memories were engraved into verses, poured into verse and entered into people’s
memories in a way that sound integrity was achieved with rhymes. Thus power of poetry was accepted by the readers/listeners.
Türk ozanlığı, tarihî kimliği ile yüzyıllar boyu belli bir gelenek dahilinde süregelen kendine has kültür zenginliği olarak görülmüştür. 20. yüzyıla gelindiğinde ise âşıklık geleneği adı ile yüzlerce söz ustası saz meclislerinde sanatlarını icra etmişlerdir. Bu sanatkârların bazıları kendilerine özgü kimlikleri ya da dünya görüşleri ile toplumun dikkatini çekmiş, mahlaslarının altında gerçek isimleri unutulmuştur. Bu isimlerden biri de Ozan Arif’tir. Ozan Arif’in Türk milliyetçiliği ve ülkücü hareketle adı bir anılmış ve sevenleri tarafından kendisine “millî duyguların sesi”, “Çağın Dede Korkut’u” unvanları verilmiştir. Ozan Arif taşıdığı misyonu sanatıyla birlikte icra etmeyi başarmış, sahnede gösterdiği performans ve şiir okumadaki ustalığı onu diğer çağdaşlarından ayırmıştır. Özellikle 12 Eylül İhtilali’ni eleştirdiği şiirleri, çileyi çekmiş insanların hallerini toplumun hafızasına kazımış ve birer sözlü tarih belgesi olarak keşfedileceği günü beklemiştir. Ozan Arif’in şiirlerini ne şekilde yazdığı ya da söylediğini kendi anlatımlarıyla ve o dönem işkence görmüş insanların hatıralarıyla mukayese edince bu durum ortaya çıkmıştır. Bu hatırlar mısralara işlenmiş, nazma dökülmüş, uyaklarla ses bütünlüğü sağlanmış şekilde insanların belleğinde yer edinmiştir. Böylelikle şiirin gücü de okuyanlarca/dinleyenlerce kabul edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 17 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 52 |