Kanser, hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Normal bir hücrenin kanser hücresine dönüşümünde, hücre büyümesi ve farklılaşmasında değişiklikler olur. Bu değişiklikler, DNA ve dolayısıyla gen seviyesinde mutasyona neden olabilir. Bu değişikliklerden etkilenen genler onkogenler ve tümör baskılayıcı genler olarak sınıflandırılmaktadır. Onkogenler normal genlerin yüksek seviyede eksprese olması ile oluşur. Tümör baskılayıcı genler ise; hücre bölünmesi, hayatta kalma yada kanser hücrelerinin diğer özelliklerini engelleyen genlerdir. Tümör baskılayıcı genler genellikle genetik değişiklikleri indüklemek için kanserli hücreler tarafından devre dışı bırakılır. Bu genlerin, transkripsiyonları sonucu oluşan proteinlerle etkilerini ortaya koyarlar. Proteinlerin özelliklerini ortaya konması da proteomik çalışmalarla sağlanmaktadır. Proteinler canlıların en önemli yaşamsal kısımlarıdır ve onlar hücrenin fizyolojik metabolik yolların ana unsurlarıdır. Marc Wilkins tarafından protein ve genom kelimeleri birleştirilerek proteomik kelimesi ortaya konmuştur. Western blotlama ise, proteinlerin spesifik antikor bağlanma özellikleri baz alınarak bazı proteinleri tanımlamak amacıyla kullanılan bir tekniktir. Bu teknik ile çok sayıdaki protein karışımından ilgilendiğimiz proteinin büyüklüğü ve ekspresyonu hakkında bilgi alabiliriz. Kanserde erken evredeki proteinleri tanımlamak için Western Blotlama tekniği kullanılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Sağlık Bilimleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 3 Sayı: 4 |