İnsanoğlunun ilk günlerinden günümüze kadar uzanan süreçte tarih sahnesinin değişmeyen dekoru toprak olmuştur. Avcılıktan yerleşik hayata geçmeye vesile olmuş, onlarca alet ve gerecin yaratılmasında kullanılmış, uğruna savaşlar verilmiş ve pek çok medeniyetin doğuşunu ve yok oluşunu görmüştür. Toprak, insanın üzerinden yaşadığı ve ona bağlı olduğu temel unsurdur. Diğer yandan insanoğlu tarih boyunca faydacı bir zihniyetle toprak kaynağını gıda temin etmede bir araç ve cansız bir kaynak olarak görmüştür. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren toprak kaynaklarının tarım, sanayi ve kentleşme gibi insan aktivitelerinin etkisi ile zarar gördüğü ve bu zararın bazı durumlarda dönüşümsüz bozulmaların olduğunun anlaşılmasından sonra toprağı sürdürülebilir bir şekilde kullanmanın ve ayrıca korumanın yolları aranmıştır. Uluslararası bilim toplumların bu konuda yoğun çabaları olmasına rağmen günümüzde toprağın hükmedilmesi ve yönetilmesi gereken cansız bir araç olarak gören anlayış devam etmektedir. Oysa insanın efendisi değil, düşünen bir üyesi olduğu bakış açısıyla doğa ve onun uzantısı olan toprak sayısız diğer canlıya ev sahipliği yapmakta, besin ve su döngülerini ve iklimi düzenlemektedir. Bu nedenle sadece bize ait olmayan ve gezegenimizde birlikte yaşadığımız pek çok diğer canlı ile paylaştığımız toprağa karşı ahlaki sorumluluklarımız mevcuttur. Yeryüzü (toprak) etiği olarak adlandırılan bu olgu toprak sorunlarının çözümünde gelecekte bize farklı ufuklar kazandıracaktır. Bu derlemenin amacı bu noktada güncel küresel toprak sorunlarının çözümü ile yeryüzü (toprak) etiği arasında bir ilişki kurmaktır.
Toprak küresel toprak sorunları toprak bozulması etik yeryüzü etiği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | DERLEME |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 3 |