Teatrallik; siyasetten sosyolojiye, resimden felsefeye, edebiyattan sinemaya kadar geniş bir yelpazede kullanılan bir kavramdır. Kavram, tiyatro sanatından doğmuş olsa da modern kültürde kendi sınırlarını aşarak tiyatro dışı alanlarda da çeşitli anlamlar yüklenir. 20. yüzyılda teatrallik kavramı; modern insanı, onun koşullarını, deneyimlerini, sanatını anlamaya yönelen psikoloji, sosyoloji, antropoloji gibi sosyal bilimlerin pek çok alanına yayılır. Selçuk Baran’ın hikâyelerinde karakterlerin toplumla ve toplumsal rolleriyle yaşadıkları uyumsuzluk, bunun getirdiği yabancılaşma ve yalnızlaşma; karakterin gündelik hayatı, yaşamın doğasını teatral bir gösteri, düzenlenmiş, kurgulanmış bir performans olarak görmesine yol açar. Özel alan da kamusal alan da bir tiyatro sahnesine, ikinci bir kişiyle veya bir grup önünde gerçekleşen tüm iletişim ve davranış biçimleri de bir performansa dönüşür. Bu yazıda, Selçuk Baran’ın hikâyelerinde toplumsal rollerini sürdürmekte ve toplumsal bir aradalığın parçası olmakta zorlanan gözlemci-anlatıcı ve anlatıcı-karakterlerin gündelik yaşamı teatralleştiren bilinci incelenecek. Hikâyelerin, iç ve dış mekânları nasıl birer gösterim alanı olarak kavradığı; bu mekânlarda karşı karşıya gelen oyuncu ve seyircilerin özelliklerinin, birbirleriyle ilişkilerinin nasıl tartışıldığı; böylece Selçuk Baran’ın gündelik hayatın teatral niteliğini sergilerken kavrama nasıl bir anlam yüklediği ele alınacak.
Theatricality is a concept used in a wide range from politics to sociology, from painting to philosophy, from literature to cinema. Even the concept was born from the art of theater, it goes beyond the borders in modern culture and has various meanings in non-theatre areas. The concept of theatricality in the 20th century spreads to many areas of social sciences such as psychology, sociology, anthropology, which tend to understand modern individuals, their conditions and experiences. In Selçuk Baran's stories, because of the incompatibility of the characters with the society and their social roles, the alienation and isolation brought about by this; the characters’ everyday life leads them to see the nature of life as a theatrical spectacle, an edited, fictionalized performance. Both the private and the public space turn into a theatrical stage, and all forms of communication and behavior that take place with a second person or in front of a group turn into a performance. This article will examine the consciousness of the observer-narrator and narrator-characters, which theatricalize daily life, in the stories of Selçuk Baran, who have difficulties in maintaining their social roles and being a part of social coexistence. Thus, it will examined how Selçuk Baran gives meaning to the concept while displaying the theatrical quality of daily life.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |