On dokuzuncu yüzyılda birçok Avrupa ülkesinde meşrutiyet rejimlerinin yerleşmesine paralel olarak ulus-devlet yapıları belirgin olarak ortaya çıkmış ve bu yapılar “saltanat” marşlarından farklı olan “ulusal” marşlar vasıtasıyla meşrulaştırılmış ve popülerleştirilmişlerdir. Örnek olarak, Britanya ulusal marşı God Save the King (Tanrı Kralı Korusun) daha on sekizinci yüzyılın ortalarında popülerlik kazanmış ve o zamandan beri Britanya ulusal kimliğinin müziksel ifadesi olmuştur ve bu marşta açıkça görülen “monarşi” unsuru hiçbir zaman bir parlementonun gelişimini ve gerçek siyasi gücün kraliyetten parlementoya aktarılmasına engel teşkil etmemiştir. On sekizinci yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı padişahları Osmanlı devletinin, özellikle de askeri gücünün, zayıflamasına çareler bulmak için Batı’ya dönmüşlerdir. 1839 Tanzimat Fermanı’na kadar olan dönemde batılılaşma çabaları Osmanlı ordusunun göreceli modernizasyonu ile sınırlı kalmıştır. Ancak 1839’dan sonraki dönemde Osmanlı padişahları, koşullarının etkisiyle, çok daha kapsamlı bir batılılaşma anlayışına ihtiyaçları olduğunu anlamışlardır; ki bu da on dokuzuncu yüzyıl koşullarında meşrutiyet rejimine geçmeyi gerektirmiştir. Yedi Osmanlı padişahının tahta çıkmış olduğu bu yüzyıl boyunca Osmanlı imparatorluğunun beş milli marşı olmuştur ve Avrupalı besteciler tarafından bestelenen bu marşların hepsi bestelendıkleri dönemde tahtta bulunan padişahların adıyla ve kendilerine ithafen bestelenmiştir. İlgili sosyal, kültürel ve siyasi arkalana bağlı olarak, bu makalede “ulusal” olduğu varsayılan bu marşlarda “münferit padişah” imgelerinin öne çıkarılıp vurgulanmasının, her ne kadar meşrutiyet taraftarı gibi görünseler de, bu dönem padişahlarının meşrutiyet rejimine karşı sembolik direnişleri olarak bilinçli bir şekilde yapılmış olabileceği tartışılmaktadır.
Saltanat Marşları Ulusal Marşlar Osmanlı İmparatorluğu Meşrutiyet
The institution of constitutional monarchies in most European countries in the nineteenth century was accompanied by nation-state formations which were legitimized and popularized by ‘national’ anthems, as different from ‘royal’ anthems. For instance, the British national anthem God Save the King, which became popular as early as the mid-eighteenth century, became a musical expression of British national identity and unity since then, and the apparent reference to ‘monarchy’ did not contradict the rise of a parliament and the transfer of de facto political power from the monarch to a parliament. Again, from the mid-eighteenth century onwards, successive Ottoman rulers began to look to the West to find remedies for the declining power of the Ottoman state, mainly represented by the weakening of its military strength. Until the Tanzimat Fermanı (Rearrangement Edict) of 1839, westernization attempts were limited to the relative reform and modernization of the Ottoman military. After 1839, however, Ottoman rulers felt the necessity, mostly forced by circumstance, to adopt a more comprehensive understanding of westernization, which, in the nineteenth century, could only be complete with a transition towards constitutional monarchy. During this century, seven Ottoman monarchs stayed in power and the Ottoman Empire had five national anthems, all of them dedicated to and called by the names of the monarchs who were in power, composed by European musicians commissioned by respective sultans. Against the relevant social, cultural and political background, this paper argues that the foregrounding of the ‘individual monarch’ as a figure in supposedly ‘national’ anthems may have been intentional to reflect the symbolic resistance of Ottoman monarchs to constitutionalism, even though they appeared to be for constitutional monarchy.
Royal Anthems National Anthems Ottoman Empire Constitutional Monarchy
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Osmanlı Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Haziran 2012 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mart 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 16 |