İnsanlık, ucu keskinleştirilmiş bir taş ya da kemik yardımıyla hayatını daha kolay sürdürebileceğini anladığı andan itibaren silah teknolojisi, sürekli gelişim göstermiştir. Elbette silah teknolojisindeki bu gelişme, toplumların yaşadıkları coğrafya ile ayrı tutulamaz. Örneğin çalışmamızın iskeletini oluşturan Osmanlı yayları, mürekkep/katışık/bileşik/kompozit yapıda yaylardır ve bu yayların dörtte üçü hayvansal malzemeden üretilmektedir. Dolayısıyla yaşadıkları coğrafya itibariyle hayvancılıkla ilgilenen Orta Asya bozkır kavimleri, bu yay tipini kullanmışlardır. Bu kavimlerden biri olan Oğuz Türkleri tarafından kurulan Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyıla kadar bu yay tipini kullanılmış ve bu dönem itibariyle de hızla ateşli silahlara geçilmiştir. Ancak bu araştırmada da ortaya konulmaya çalışıldığı üzere okçuluk tamamen kaybolmamış bilakis XVII. yüzyıl, okçuluğun gömlek değiştirdiği bir dönem olmuştur. Spor müsabakalarında kullanmak için üzere üretilen yayların yüzyıl ortasına doğru sayıları giderek artmış ve müsabaka türüne göre çeşitlendiği gözlemlenmiştir. Dolayısıyla bu dönemde savaş alanlarından çekilen yay, Okmeydanı denilen alanlarda kendini göstermeye başlamıştır. Bu çalışma, yay teknolojisindeki bu değişimi ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 1601 ile 1649 yılları arasında İstanbul’da yay üreten gruplar belirlenerek bunların sattıkları ürünler ve bu ürünlerden elde ettikleri gelirler tespit edilmiştir. Böylece hem satılan ürünlerdeki değişim ve çeşitlilik ortaya konmaya çalışılmış hem de geri planda kalan okçuluğun ekonomik cephesi vurgulanmıştır.
Weapon technology has advanced steadily since humans discovered that using a sharpened stone or bone might make living easier. Of course, the geography of residing societies must be considered while discussing this advancement in weapon technology. For example, the composite Ottoman bows that serve as the foundation of our study are made of three-quarters animal material. Thus, Central Asian Steppe tibes, drawn to animal husbandry due to their geographic position utilized this bow type. One of these tribes, the Oghuz Turks founders of the Ottoman Empire, employed this kind of bow until the 17th century. Although in time, weapons were quickly adopted, as this paper attempts to show, archery did not entirely vanished but it rather underwent a name shift around the 17th century. Toward the middle of the century, there was a progressive growth in the number of bows created for sporting events that differed depending on the competition. As a result, during this period, the bow which emerged from the battlefields, started to appear in the Okmeydan areas. This study follows how bow manufacture has changed, identifying the groups that made bows in Istanbul between 1600 and 1650; the goods they sold and the income generated from the sales. The paper emphasizes the less examined the economic side of archery, focusing on both change and diversity in the sold products.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Mayıs 2023 |
Gönderilme Tarihi | 23 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 38 |