Amaç: Elde fleksor tendonların ikinci bölgesindeki tendon onarımlarından sonra gelişen tendon çevresi yapışıklıklar ve sonrasındaki rüptürler halen önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu tür komplikasyonların önlenmesinde, onarımın gücü ve erken pasif ve aktif eklem hareket açıklığı kazandırmak temel unsurlardandır. Bu çalışmada, erken aktif hareketlendirme sağlamak için geliştirilen yeni bir fleksor tendon onarım tekniğinin geleneksel tendon onarım yöntemleri ile biyomekanik özelliklerinin kıyaslanması amaçlanmıştır. Gereç- Yöntem: Bu in vitro çalışmada, koyun ön bacağından izole edilen 64 adet taze kadaverik fleksor tendon sekizerli dokuz grupta rastgele gruplandırılmıştır. Tendonlarda tam kalınlıklı kesi oluşturularak iki ve dört geçişli modifiye Kessler ile iki ve dört geçişli ekstratendinöz dikiş tekniği (EDT) ile onarılmıştır. İki onarım grubunun iki ve dört geçişli tipleri için ek olarak epitendinöz dikiş ile kombine dört alt grup da oluşturulmuştur. Epitendinöz dikişin tek başına sağladığı biyomekanik desteğin değerlendirilmesi için de dokuzuncu bir ek grup oluşturulmuştur. Tüm onarılan tendonlar 1kg/N yük hücresi ile 20mm/dakika hızla sabit gerim testine tabi tutuldu. Rüptüre yol açan en yüksek yük değerleri ve dikiş sıkılık değerleri kaydedildi. Tüm veriler bağımsız grupların analizi amacıyla Mann- Whitney- U testi ile istatistik analize tabi tutulurken rüptür oranları Kruskal Wallis testi ile analiz edildi. 0.05’ten küçük p değerleri anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: İki geçişli onarımlarda tendon rüptürünün temel mekanizması dikiş ayrışması iken dört geçişli tekniklerde dikiş kopması olarak gözlendi. Rüptüre neden olan en yüksek yük değeri ve dikiş sıkılığı bakımından en güçlü üç onarım yöntemi, sırasıyla dört geçişli EDT, dört geçişli modifiye Kessler tekniğinin epitendinöz dikişle kombinasyonu ve iki geçişli EDT’nin epitendinöz dikişle kombinasyonu olarak gözlendi. Dört geçişli eksternal tendon dikişinin, kopma yükü ve dikiş sıkılığı açısından diğer yöntemlerden anlamlı olarak daha güçlü olduğu gözlendi. Sonuçlar: Geleneksel yöntemle kıyaslandığında kopma ve sıyrılma direnci anlamlı olarak yüksek olan ekstratendinöz dikiş tekniğinin bu çalışmadan elde edilen biyomekanik sonuçlarının in vivo çalışma ile desteklenerek klinik uygulama açısından denenebileceği kanaatindeyiz.
Purpose: Complications like peri-tendineous adhesion which is followed by tendon rupture is still an important problem in zone-II flexor tendon repairs. To prevent such complications, the strength of repair and providing the early passive and active range- of- motion are basic aspects of the repair. In this study, a new flexor tendon repair method to provide early active mobilization was developed and in vitro biomechanical properties were compared to conventional tendon repair methods. Materials and methods: In this in vitro study, 64 fresh cadaveric sheep flexor tendons obtained from forelegs were randomized in 8 groups. Then tendons were incised and repaired by using two and four -stranded modified Kessler, two and four stranded extra-tendinous suture methods (ETS). In both repairs three subgroups were also created by adding an epitendineous suture to the repairs. The biomechanical support of the epitendineous suture alone was assessed in a separate group. All the repaired tendons were underwent biomechanical stretch test by using a 1kg/N load cell and 20mm/min of constant stretch velocity. Maximal load that cause rupture and knot tightness values were noted. All the data were statistically analyzed by Mann- Whitney-U test for the comparison of independent groups while the rupture rates were analyzed by using the Kruskal-Wallis test. p values smaller than 0.05 was accepted as significant. Results: In double-stranded repairs, the basic mechanism of the rupture was suture detachment while in four stranded repairs it was the suture breakage. Strongest repairs according to their maximal load for rupture and suture tightness values were four-stranded external tendon suture, four-stranded modified Kessler including the epitendineous suture and double-stranded external tendon suture plus epitendineous suture, respectively. Four-stranded external tendon suture was also significantly stronger than other methods in terms of maximal load and suture tightness. Conclusion: In our opinion, external tendon suture method has promising biomechanical results which should be supported by additional in vivo studies before clinical trial to show the biological behavior in early active mobilization.
Diğer ID | JA59CK95EE |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 22 Sayı: 3 |