Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Pozitif aile öyküsü, bilinen genetik mutasyon veya duktal atipi varlığında meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Bu hastalarda, kanser oluşumunu önleyen en etkili tedavi seçeneği, profilaktik (koruyucu) mastektomidir. Koruyucu mastektomi sonrasında en uygun onarım eş zamanlı onarımdır. Bu onarımlarda hastanın beden imge algısındaki değişiklikler en aza inmekte, ikincil bir cerrahi travma ortadan kalkmaktadır. Meme onarımı için kliniğimizde en çok tercih edilen yöntem otojen (öz-doku) onarımlardır. Öz-dokuyla onarımlarda yumuşak ve doğal bir meme yapısı oluşturulmakta, zaman içinde daha az şekil kaybı görülmektedir. Kliniğimizde 2001-2009 tarihleri arasında 21 hastaya, onaltısında koruyucu mastektomi sonrasında olmak üzere 42 fleple çift taraflı meme onarımı yapıldı. Koruyucu mastektomiler meme başı areola bileşkesi çıkarıldıktan sonra subkutan mastektomi şeklinde gerçekleştirildi. Onsekiz hastada 36 serbest doku aktarımı, üç hastada altı pediküllü doku aktarımı gerçekleştirildi. En sık tercih edilen flep, 18 hastada uygulanan 30 derin inferior epigastrik arter perforatör (DİEAP) flebiydi. Öz-dokuyla yapılan onarımlarda başarı oranı %95,2 (40/42 flep), ciddi komplikasyon oranı %4,8 (flep kaybı), hafif komplikasyon oranıysa %14 (umbilikus nekrozu, mastektomi flebinde kısmi nekroz, karında bombeleşme, karın yara yeri nekrozu) olarak saptandı. Daha iyi simetri amacıyla beş hastaya skar revizyonu, yağ enjeksiyonu, flep altına implant yerleştirilmesi gibi ikincil düzeltmeler yapıldı. On hastada meme başı areola bileşkesinin onarımı tamamlandı. Sonuç olarak etkin tanı yöntemlerine bağlı olarak koruyucu mastektomiler giderek artmaktadır. Mastektomi sonrasında eş zamanlı meme onarımı beden imge algısını bozmaması, ikincil bir travmayı ortadan kaldırması ve uzun dönemde daha güvenilir olması nedeniyle bölümümüzde en sık tercih edilen yöntemdir.
Breast cancer is the most common cancer among women. Positive family history, genetic mutation or ductal changes increase the risk of breast cancer. Prophylactic mastectomy is the most effective treatment to avoid the breast cancer. After prophylactic mastectomy, most appropriate treatment is the immediate reconstruction. Immediate reconstruction prevents secondary trauma and body image disorder. The most common reconstructive technique in our clinic after prophylactic mastectomy is reconstruction with autogenous tissues. Autogenous reconstructions will serve softer and natural looking breast and suffer less deformations within time and radiotherapy. Between 2001 and 2008, 21 patients were treated with bilateral breast reconstruction, 18 of which underwent prophylactic mastectomy. All mastectomies were subcutaneous mastectomies including nipple areola complex. Eighteen patients were treated with free tissue transfer, whereas three were pedicled. The most preferred free tissue transfer was deep inferior epigastric artery perforator flap (30/36 flap). Total success rate was 95.2% (40/42). Two flaps were lost due to vascular complications (4.8%). Minor complications were seen in 14 %of patients including umbilicus necrosis, abdominal flap necrosis, mastectomy flap necrosis, abdominal laxity. For better symmetry secondary revisions like fat grafting, scar revisions, silicone implants were done in five patients. Reconstruction of nipple areola complex was completed in ten patients. In conclusion, as the risks groups of breast cancer is well understood, prophylactic mastectomy indications increase. As the immediate reconstruction with autogenous tissues reduces the body image disorder and additional trauma; it is the most common treatment option after prophylactic mastectomy in our clinic.
Diğer ID | JA59RS57PT |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 17 Sayı: 3 |