Maksillofasiyal yaralanmalı hastalara yönelik cerrahi müdahalelerde, orotrakeal ya da nazotrakeal yollardan entübasyon mümkün olmadığı hastalarda submental yoldan endotrakeal entübasyon gerçekleştirdiğimiz vakalar ile ilgili tecrübelerimiz sunulmaktadır. Submental entübasyon, kliğimizde 2004 yılından itibaren, 5 panfasiyal maksillofasiyal yaralanmalı hastada, trakeotominin bilinen komplikasyonlarından kaçınmak amacıyla kullanılmıştır. Tüm hastalarda dental oklüzyon bozulmuştu ve orta yüz bölgesini içine alan kırık mevcut idi. Standart orotrakeal entübasyonu takiben submental cilt insizyonu yapılıp, hemostat klempi ile ağız tabanına doğru künt diseksiyon yapıldı. Orotrakeal tüpün proksimal ucu submental insizyondan dışarı çıkarıldı ve tekrar anestezi sistemine bağlandı. Cerrahi işlem tamamlandığında tüp tekrar sistemden söküldü, proksimal uç tünelden geri çıkarıldı ve tekrar standart orotrakeal entübasyona dönülmüş oldu. Cerrahi işlem sırasında ya da sonrasında herhangi bir komplikasyon ile karşılaşılmadı. Tüm hastalara cerrahi sırasında maksillo-mandibüler fiksasyon uygulandı. Tüm hastalarda arzulanan cerrahi amaç başarı ile gerçekleştirildi. Submental entübasyon, panfasiyal kırığı olan ve orta yüz bölgesinde, burunda ve mandibulada kemiklerin redüksiyon ve fiksasyonu imkan veren ve dental oklüzyonun sağlanmasına imkan veren bir tekniktir. Uygulanması kolay ve hızlıdır, ek bir morbiditeye neden olmamaktadır.
The submental route for endotracheal intubation has been proposed as an alternative to tracheotomy in the surgical management of patients with maxillofacial trauma when it is difficult or impossible to perform orotracheal or nasotracheal intubation. The purpose of this study was to review our experience with this procedure. This kind of intubation has been used in our department in 5 cases since 2004. All patients had fractures disturbing the dental occlusion plus an associated fracture of the midface. After standard orotracheal intubation, a passage was created by blunt dissection with a hemostat clamp through the floor of the mouth in to the submental area. The proximal end of the orotracheal tube was pulled through the submental incision. Surgery was completed with minimal interference from the endotracheal tube. At the end of surgery, the tube was pulled back to the usual oral route. There was no intra-operative nor postoperative complication. All the patients had maxillo-mandibuler fixation during the surgery. In all the patients surgical goal was achieved. Submental intubation is simple, rapid and may avoid tracheotomy in selected cases of maxillofacial trauma patients. Submental intubation associated almost with no morbidity. It is an attractive alternative to tracheotomy in the surgical management of selected cases.
Diğer ID | JA59YM28RG |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 16 Sayı: 1 |