Sayın Editör, Son yıllarda, maksillofasiyal kırıkların onarımında özellikle titanyum ve türevlerinden yapılan plaklar sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Mandibula kırıklarının onarımında kullanılan açık redüksiyon ve rijit fiksasyon (ARRF) yöntemi günümüz modern tedavisini oluşturmaktadır. Bu modern tedavi yönteminin başlıca temel dayanakları: 1. Kırık hatlarının geniş ekpozisyonu ile birlikte kemik segmentlerinin iyi ve doğru redüksiyonunun sağlanması, 2. Doğru oklüzyonda kemiğe aktarılan çiğneme kaslarının oluşturduğu güçleri karşılarken primer kemik iyileşmesini sağlayacak sağlam bir rijit fiksasyon 3. Hasta yaşam kalitesinin en kısa sürede kırık öncesi durumuna getirilmesi. Kliniğimize başvuran ve 20 gün önce başka bir merkezde trafik kazasına bağlı sol korpus, sağ parasimfizis mandibula kırığı nedeniyle opere edilen bir olgunun pantografisi üzerinde bu konuyu tartışmaya açmak istiyoruz.1. Olgunun yalnızca sol korpus kırığı ARRF (miniplak) ile onarılmış ve 15 gün süreyle intermaksiller fiksasyon uygulanmış. Mandibula korpus ve parasimfizis kırıklarının tedavisinde bu şekilde bir tedavi yöntemi var mıdır? Bu tür bir girişim hastanın postoperatif yaşamkalitesinde nasıl bir iyileştirme sağlayabilir? 2. İntermaksiller fiksasyon bir "tension band" uygulaması amacıyla yapıldı ise ark fiksasyonun daha posteriora uzatılması gerekmez miydi? Eğer parasimfisiz kırığının iyileşmesi için uygulanmış ise bu kırığın iyileşmesi için iki haftalık intermaksiller fiksasyon yeterli midir? 3. Mandibula kırıklarının onarımında kullanılan plak cinsi ile ilişkili tartışmalar sürmektedir. Ancak (eğer varsa) böyle bir tedavi yöntemi seçildiğinde hiç olmazsa onarılan kırık hattında primer kemik iyileşmesini sağlayabilen ve aktarılan çiğneme kaslarının güçlerini tamamen karşılayabilen kompresyon plaklarının tercih edilmesi gerekmez mi? 4. Rijit fiksasyonun sağlamlığı uygulanan monokortikal vidalarla ne denli sağlanabilir? 5. Konulan plağın cinsi ile birlikte uygulanan vida sayısı da onarımın sağlamlığı açısından önemlidir.İşe yaramayan bir vida deliğinin plakta tutulmasının amacı ne olabilir? 6. Olgunun pantografisinde de rahatlıkla izlenebilen maloklüzyon sonuçta hastaya nasıl açıklanabilir? 7. Uygulanan bu tedavi şeklinden hasta gerçekte ne gibi bir fayda sağlayabilir? Tüm bunlar, üzülerek söylemek gerekirse, bir "sosyoekonomik tedavi" şekli midir? Tabipler içerisinde seçkin yeri olan Plastik Cerrahlara "iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırma" atasözünün vurgulağı "özeleştiri"yi anımsatarak saygılar sunarız.
Diğer ID | JA63JP69FE |
---|---|
Bölüm | Editöre Mektup |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 1997 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1997 Cilt: 5 Sayı: 2 |