Ülkelerin önemli dış politika uygulama araçlarından olan donanmalar, özellikle görkemli muharebe gemileri ile yakın geçmişte ülke niyet ve taahhütlerinin, diğer bir deyişle, egemenlik, milli güç ve uluslararası itibarının temsilcisi olarak tarih sahnesinde boy göstermiştir. İhtişamlı ‘yüzer kalelere’ sahip olma arzusu, Birinci Dünya Harbiyle sonuçlanan tırmanmada denizde silahlanma yarışını tetiklemiştir. Deniz aşırı topraklarını ve adalarını ‘donanmasızlıktan’ yitiren Osmanlı Devleti, bu rekabetin dışında kalamamıştır. Cumhuriyet Donanması da deniz hak ve menfaatlerini koruma görevini kurumsal kimliğinin özü olarak benimsemiş, açık deniz donanması geliştirmeyi ısrarla ve devamla hedeflemiştir. Dünya donanmalarıyla etkileşimle gelişen bahriye kültürüne dayanan bu strateji, tehdit, yapısal değişim ve ekonomik menfaat odaklı gerçekçi paradigmaların yalınlığına karşın, kültürel sembollerin öne çıktığı sosyolojik temelli kurumsalcı yaklaşımlar ile daha iyi açıklanabilmektedir. Bu makalede, Cumhuriyet Donanması’nın “ana kuvveti” olan Yavuz’u yenilemek için yarım asır sonra gösterdiği gayretler, Amerikan arşiv belgeleri ve dönemin tanıklarının anılarına dayanılarak incelenmiştir.
Uluslararası İlişkiler Türk Deniz Kuvvetleri Cumhuriyet Donanması Yavuz muharebe kruvazörü muharebe gemisi açık deniz donanması.
Katkılarından dolayı Prof.Dr.Serhat Güvenç'e teşekkür ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Mayıs 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Dizinler:
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.