Eleştirel yaklaşım olarak aydınlanmanın araçsal rasyonalizmini reddeden postmodernizm Batı’nın felaket tarihine karşı bir tepki olarak modernizm kriziyle ortaya çıkan boşluğu doldurmayı amaçlamıştır. Postmodern yaklaşım, medya üzerinden kimliklere dair toplumlar arası sınırları yeniden üretme kapasitesine ve sunulan özcü kimlikleri tahkim ederken farklı kimlikleri de ötekileştirme ve düşmanlaştırma gücüne sahiptir. Bu yaklaşımda, kurgu, imaj ve görsellerle olaylara bütüncül bakabilme kabiliyeti parçalanarak, medeniyet ve kültür tarihsizleştirilmekte ve dünya tasavvuru ve sorunlar görüntü üzerinden yeniden şekillendirilmektedir. 11 Eylül sonrası İslam dünyasındaki farklılıklar bir güvenlik sorunu haline dönüştürülmüştür. “Ya bendensiniz ya da teröristsiniz” algısı batılı düşüncede ontolojik bir şiddet üretmektedir. Ötekini kendine indirgemeden, kendiyle aynileştirmeden, kendine dönüştürmeden anlayamayan bu derin zaafiyet tarihsel bir kurgunun dışavurumu olarak tezahür etmektedir. Kendinden olmayanlara karşı “barbar” nitelemesi, haçlı savaşları, antisemitizm ve ırkçılık gibi tarihsel kodlar üzerinden bu bakış açısı başkalarını değersiz olarak inşa eden kavramlar türetmiştir. Batı-merkezcilik paradigması, yabancı düşmanlığı Xenefobi üzerinden bir propagandaya dönüşmektedir. Avrupa’nın kolektif hafızasına sinen bu zayıf psikolojik durum bir İslamofobi hikayesi uydurmuştur. Yabancı düşmanlığı ve ‘İslamofobi’ uluslar arası ilişkilerin tarihsel gelişiminde siyasi savaşın günümüzdeki en önemli stratejik silahı rolünü oynamaktadır. 11 Eylül saldırıları öncesinde kabul edilmeyen hangi ulusal ve uluslar arası iktidar pratiklerini meşru ve mümkün kıldığını da araştırmak gerekir. Çalışmamızda Avrupa-Batı merkezci güvenlik sorununun öteki üzerinden üretilen söylem ve kavramların bilgi-iktidar ilişkilerine nasıl dahil olduğu, dil, kelime, metin, görsel imaj ve yorumlarla reel dünyanın güvenlik algılarının nasıl inşa edildiği ve 11 Eylül sonrası İslamofobi ile hakim gücün kendini nasıl meşrulaştırdığı ve hukukileştirdiği incelenmiştir. Bu çerçevede ABD’nin uluslar arası iktidarını tahkim etme eğilimlerini ve İslamofobi endüstrisinin bu dönemde ortaya çıkan saklı anlamları postmodern teorinin yöntemleriyle analiz edilmiştir
Uluslararası İlişkiler ve Postmodernizm İslamofobi 11 Eylül politik psikoloji
Rejecting the instrumental rationalism of enlightenment as a critical approach, postmodernism aimed at filling the gap emerging with the crisis of modernism as a reaction of the West against the history of disaster. Postmodern approach has a capacity to reproduce the international borders over identities through media and power of marginalizing different identities and bearing hostility while strengthening the essentialist identities presented. In this approach, the ability to observe the events integrally through fiction, image and visuals is broken away, civilization and culture is made without a history and world envisage and problems are shaped over visualization. The differences in the Islamic world after the September 11 were turned into a problem of security. The perception of “You are either for me or a terrorist” has produced an ontological violence in the western ideology. Not being able to understand the other without degrading the other to himself, without identifying with himself and without turning the other to himself, this profound infirmity comes out as a manifestation of a historical fiction. Defining the others as “barbarians”, the perspective has produced concepts making others worthless over such historical codes as crusades, anti-Semitism and racism. Western centralist paradigm is turned into a propaganda over xenophobia. This weak psychological case permeated by the collective memory of Europe fabricated the story of Islamophobia. Xenophobia and “Islamophobia” play the role of the most strategical weapon of the political war of current time in the historical process of international relation. It is necessary to investigate which national and international government practices Islamophobia made legitimate and possible that was not accepted before the September 11 attacks. In this study, it was aimed to investigate how the European and Western centrist security problem was included in the knowledge and government relation of the discourse and concepts produced over the other, how the security perceptions of the real world was built through words, language, texts visual images and comments and how the dominant power made itself legitimized and legalized through Islamophobia after the September 11. In this sense, the tendency of strengthening the international power of the USA and the core meaning of Islamophobia industry emerging in this period were analysed through the methods of postmodern theory
International Relations and Postmodernism Islamophobia the September 11 political psychology
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 6 Sayı: 11 |