Batı aydınlanması sonrası modern dönemde
tabiat bilimlerinde ortaya çıkan ihtisaslaşma, aynı şekilde sosyal bilimlerde
de kendini göstermiştir. Batı’da bir disiplin olarak ortaya çıkan ve oradan
Müslüman toplumlara gelen sosyal bilimler, kendi sistem ve metotlarını da
beraberlerinde getirmiştir. Dolayısıyla bu bilimlerle uğraşan Müslüman sosyal
bilimciler, konulara Batılı sistemin kendine has görüş ve düşünce sistemiyle
yaklaşmaya alışmışlardır. Bundan dolayı Batılı metot ve görüşlerin yerine
İslam’ın kendine has görüş ve tasavvurunu yerleştirmek kolay bir iş değildir.
İslam düşüncesine özgü bir din sosyolojisi oluşturulmasından bahsedildiğinde;
Müslüman sosyologlar, Kur’an’daki dini/ahlaki esaslar ve İslami değer
yargılarıyla sosyoloji yapmanın, bu bilimin değer yargısından uzak, normatif
olmama özelliği ve objektiflik esaslarına aykırı olacağı düşüncesinden
hareketle, bunun kabul edilemeyeceğini öne sürerler. Hâlbuki toplum düşüncesinin Kur’an ve
sünnette temelleri olduğu gibi, Müslüman toplumların tarihi seyir içinde
kurdukları medeniyetlerde de birçok toplumsal projeyi teoriden öte, pratik
hayata aktardıkları ve ortaya çıkan problemleri de büyük bir maharetle çözmeyi
başardıkları aşikârdır. 19. Yüzyıldan beri Batı’da yaşanan bilimsel gelişme ve
ilerlemenin gerisinde kalan, yaşanan bilimsel gelişmeleri anlamaya çalışan
Müslüman sosyal bilimcilerin, günümüzde yeniden kendilerine has bilimsel metot
ve teknikleri oluşturabilecek kaynak ve birikime sahip olduklarının farkına varmaları
gerekmektedir.
Sosyal Bilimler Din Sosyolojisi İslami Sosyoloji Sosyo-Kültürel Hayat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Kasım 2018 |
Gönderilme Tarihi | 5 Kasım 2018 |
Kabul Tarihi | 6 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 3 |