Sanayi politikası, kaynak dağılımını imalat endüstrileri lehine değiştirmek amacıyla ekonomiye yapılan kamu müdahalelerini içermektedir. Bu müdahaleler, ulusal refah ve çıkarın yalnızca özel piyasa tarafından optimize edilemeyeceği anlayışına dayanmaktadır. Sanayi politikası uygulamalarında temel amaç ulusal ekonominin uluslararası düzeyde rekabet gücünün sürdürülmesi ve korunmasıdır. Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası hızlı kalkınmasını sağlayan etmenlerden biri de uygulanan sanayi politikalarıdır. Bu nedenle, Japon sanayi politikasının temel özelliklerinin ortaya konulması, hem Japon kalkınmasında sanayi politikalarının etkisinin vurgulanması hem de kalkınma çabası devam eden ülkelerin sanayi politikalarına önem vermeleri gereğine dikkat çekilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu öneme binaen bu çalışmada 1950–2000 dönemi Japon sanayi politikası uygulamalarının temel özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırmanın yöntemi, mevcut literatürün taranarak betimsel değerlendirilmesi şeklindedir. Japonya’da 1950–1973 arasında geleneksel sanayi politikası uygulaması benimsenmiş ve sektörel hedefleme merkezi yere sahip olmuştur. Bu dönemde hızlı kalkınma için anahtar sanayi hedeflemesi yapılmış, yeni doğan ve stratejik görülen sanayiler dış rekabete karşı korunmuş, düşüş gösteren sanayiler sübvanse edilmiş, mamul malların ihracatı teşvik edilmiş, ülke içinde aşırı rekabet sınırlanmış ve kaynaklar stratejik sektörlere yoğunlaştırılmıştır. Bu stratejiler doğrultusunda yabancı rekabetten koruma, doğrudan sübvansiyon, vergiler yoluyla sübvansiyon, krediye ayrıcalıklı erişim, devlet alımları yoluyla özel yardım ve döviz tahsisi gibi politika araçlarına başvurulmuştur. Uygulamada sanayileşme ve ihracat birlikte ilerlemiş, imalat sektörü ihracat yaparak sürekli kendini yenilemiştir. Sanayi politikası ticaret odaklı olmuş, ithal ikamesi ile ihracatı teşvik stratejileri birlikte yürütülmüştür. 1973 sonrasında ise, yeni nesil sanayi politikası uygulamasına geçilmiş, teknoloji, yenilik ve Ar-Ge ön plana çıkarılmıştır. 1970’lerde ve 1980’lerde elektronik ve bilgisayar gibi yüksek teknoloji endüstrileri stratejik endüstriler olarak belirlemiştir. Batı’da geliştirilen endüstriyel teknolojiye hızla uyum sağlayarak üretim yapma modelinden, yaratıcı teknolojik yenilikler meydana getirerek üretim yapma modeline doğru bir geçiş yaşanmıştır. Geleneksel sanayi politikasında devlet ekonomide düzenleyici bir role sahipken, yeni nesil sanayi politikasında devlet daha çok bilginin yayılımı ve paylaşımının koordinatörü haline gelmiştir. Japon sanayi politikasının kendine özgü özelliği, kamu kurumları ve özel şirketler arasındaki yakın iş birliğine dayanması ve sanayi politikasının amaç ve araçlarının belirlenmesinde müzakere kurullarına özel önem verilmesidir.
Industrial policy involves public interventions in the economy aimed at reallocating resources in favor of manufacturing industries. These interventions are based on the understanding that national welfare and interests cannot be optimized solely by private markets. The primary objective of industrial policy practices is to sustain and protect the international competitiveness of the national economy. One of the factors enabling Japan's rapid post-World War II development was its implementation of industrial policies. Therefore, outlining the core characteristics of Japanese industrial policy is critical both to emphasize the role of such policies in Japan's development and to highlight the necessity for countries still striving for development to prioritize industrial policies. Given this significance, this study aims to identify the fundamental features of Japanese industrial policy practices between 1950 and 2000. The research method involves a descriptive analysis of existing literature. In Japan, traditional industrial policy was implemented between 1950 and 1973, with sectoral targeting at its core. During this period, key industries were targeted for rapid development, nascent and strategically vital industries were shielded from foreign competition, declining industries were subsidized, manufactured goods exports were promoted, excessive domestic competition was restricted, and resources were concentrated in strategic sectors. Policy tools employed included protection from foreign competition, direct subsidies, tax-based subsidies, preferential access to credit, state procurement as a form of private assistance, and foreign exchange allocation. In practice, industrialization and exports advanced in tandem, with the manufacturing sector continuously renewing itself through export activities. Industrial policy was trade-oriented, combining import substitution with export promotion strategies. After 1973, Japan transitioned to a new generation of industrial policy, prioritizing technology, innovation, and R&D. In the 1970s and 1980s, high-technology industries such as electronics and computers were designated as strategic sectors. The model shifted from rapidly adapting industrial technologies developed in the West to generating creative technological innovations. While the state held a regulatory role in the traditional industrial policy, under the new approach, it increasingly functioned as a coordinator of knowledge dissemination and sharing. A distinctive feature of Japanese industrial policy lies in its reliance on close collaboration between public institutions and private companies, with particular emphasis on consultative councils in determining the objectives and instruments of industrial policy.
Industrial policy Japanese industrial policy Japanese development
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Kalkınma Ekonomisi - Makro, Gelişme Ekonomisi, Uluslararası İktisat (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2025 |
| Kabul Tarihi | 29 Mayıs 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License