İkinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra Avrupa’da büyük bir yıkım meydana gelmiştir. Almanya ikiye bölünmüş, İngiltere eski gücünü yitirmişti. Avrupa’nın artan Sovyetler Birliği (SSCB) tehdide karşı korunması amacıyla, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğünde Kuzey Atlantik Anlaşması imzalanmıştır. SSCB’nin dağılmasıyla Transatlantik ittifakın askeri kanadı olan NATO’nun görevinin sona erdiği tartışmaları yaşanırken, NATO kendine yeni görev alanları belirleyerek varlığını devam ettirmeyi başarmıştır. Bu çalışmada, sosyal gerçekliğin ve kimliğin söylemsel ve dilsel pratiklerle oluşumunu savunan postyapısalcı felsefe çerçevesinden hareketle NATO’nun değişerek varlığını devam ettirmesi konusu incelenmeye çalışılacaktır. Bu amaçla öncelikle uluslararası ilişkiler disiplininde postyapısalcı teori ele alınacak ve ardından NATO’nun genişlemesi, dönüşümü, değişimi ve yeni bir kimliğe bürünmesi amacıyla yapılan NATO zirvelerinden çıkan bildirilerin söylemsel olarak yeni NATO kimliğini inşası ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu çerçevede postyapısalcı teori ve NATO’nun dönüşümü ve değişimi ile ilgili literatür taraması yapılmış ve NATO zirve bildirilerinden faydalanılmıştır. NATO’nun varlığının sorgulandığı 1990 sonrası dönemde, NATO zirvelerinde yeni tehdit tanımlamaları söylemsel olarak ortaya konulmuş, bu çerçevede NATO’nun varlığını devam ettirmesi için yeni misyonlar edinmesi sağlanmıştır. Özellikle 11 Eylül 2001 sonrası uluslararası terörizmle mücadele kapsamında NATO’ya yeni görevler atfedilmiş, bu çerçevede Kuzey Atlantik’in savunulması amacıyla bölgesel bir örgüt olarak kurulan NATO’nun küresel bir örgüte dönüştürülerek, varlığını sürdürmesi amaçlanmıştır.
After the end of the Second World War, a great destruction occurred in Europe. Germany was divided into two, England lost its former power. In order to protect Europe against the increasing threat of the Soviet Union (USSR), the North Atlantic Treaty was signed under the leadership of the United States of America (USA). While there were discussions that NATO, the military wing of the Transatlantic alliance, came to an end with the dissolution of the USSR, NATO managed to maintain its existence by determining new mission areas for itself. In this study, it will be tried to examine the subject of NATO's continued existence by moving from the framework of poststructuralist philosophy, which advocates the formation of social reality and identity through discursive and linguistic practices. For this purpose, first of all, poststructuralist theory in the discipline of international relations will be discussed, and then the discursive construction of the new NATO identity will be tried to be revealed by the statements made at the NATO summits with the aim of NATO's enlargement, transformation, change and taking on a new identity. In this context, a literature review on poststructuralist theory and NATO's transformation and change was made and NATO summit statements were used. In the post-1990 period, when NATO's existence was questioned, new threat definitions were put forward discursively at NATO summits, and within this framework, NATO was provided with new missions to maintain its existence. Especially after September 11, 2001, new duties were attributed to NATO within the scope of the fight against international terrorism, and within this framework, NATO, which was established as a regional organization for the defense of the North Atlantic, was transformed into a global organization and it was aimed to maintain its existence.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 25 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Dergimize gönderilen çalışmalar Turnitin tarafından taranmaktadır.