Filistin davası, başta Uluslararası İlişkiler alanında olmak üzere çeşitli perspektiflerden akademiye sonsuz miktarda mürekkep akıtılmasına neden olan önemli bir odak noktası olarak kabul edilmektedir. Arap-İsrail ilişkilerindeki merkezi konumu göz önünde bulundurulduğunda, Ürdün Haşimi Krallığı, Ortadoğu dinamiklerinin sürekli etkileşimi üzerindeki benzersizliği ve özgün damgası aracılığıyla her iki tarafa da çift yönlü bir yaklaşım sunan merkezi bir aktör olarak Ortadoğu muammasına giriyor. Bu araştırma, Birinci Dünya Savaşı’nın (1914-1918) ardından Ürdün’ün Filistin meselesi karşısındaki benzersiz rolünün kapsamlı bir haritasını çıkarmayı amaçlamaktadır. Ürdün’ün rolünün incelenmesi üçlü bir model üzerinden yürütülmektedir: Arap-İsrail çatışmasının tarihsel mirası, mülteci krizi ve Suudi Arabistan Krallığı ve İsrail gibi önemli bölgesel aktörlerle ilişkilerde denizden kaynaklanan sorunlar. Metodoloji açısından, bu makale, Ürdün’ün rolüne bir vaka çalışması olarak ışık tutmak için nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin bir kombinasyonunu kullanmaktadır. Bu yaklaşımın, bu tartışmalı konunun bütünsel bir anlayışını daha da geliştireceği ve muammanın az çalışılmış bir perspektifini ortaya koyacağı düşünülmektedir.
Filistin diasporası Küresel yerinden edilme Uluslararası İlişkiler MENA Ürdün Dış Politikası
The Palestinian cause is deemed to be a captivating focal point that made an endless amount of ink pour into academia from various perspectives, mainly in the field of International Relations. Considering its central positioning in Arab-Israeli relations, the Hashemite Kingdom of Jordan embarks on the Middle Eastern enigma as a central agent that bestows a double-pronged approach towards both parties through its uniqueness and original imprint on the constant interplay of Middle Eastern dynamics. This research aims to draw a comprehensive mapping to the Jordanian unique role vis-à-vis the Palestinian issue since the aftermath of the First World War (1914-1918). The examination of the Jordanian role is conducted via a tripartite pattern: The historical legacies of the Arab-Israeli conflict, the refugee crisis as well as the problems arising from the sea about important regional actors such as the Kingdom of Saudi Arabia and Israel. Methodology-wise, this article utilizes a combination of qualitative and quantitative research methods to shed light on the Jordanian role as a case study. This approach is trusted to further foster a holistic understanding of this debatable issue and put into light an understudied perspective of the enigma.
Palestinian diaspora Global displacement International Relations MENA Jordanian Foreign Policy
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Avrupa ve Bölge Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 27 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 26 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 5 Sayı: 1 |