A growing proportion of the world’s population now lives in cities. This proportion is going to increase in the coming years. Urban congestion brings with it increasing problems. It is well known that there are global efforts to recognize the problems faced by urban dwellers and to find solutions to them. These rights, defined as urban rights, are based on human rights, and their implementer is usually the state. The concept of the right to the city (RTTC), first used by Lefebvre, examines the issue from a much broader perspective. Accordingly, RTTC is a demand for the transformation of cities. Urban dwellers are at the center of this transformation. The RTTC, which has inspired many political struggles, is comprehensively analyzed in this study, both theoretically and with some practical examples.
This study aims to define the concept of the RTTC compared with urban rights, to evaluate the variables of the RTTC, and to interpret the examples of the RTTC in the world and the situation in Türkiye. The basic qualitative method used in this study. The technique used was document analysis. In this context, documents were collected, interviewed, and analyzed (Sak et al., 2021: 228). As a result, it was concluded that the RTTC requires a proactive urban dweller profile, that the RTTC can be used against the decisions taken not only by the state but also by the private sector, and that Türkiye is still at the beginning of discussions about the RTTC.
Günümüzde dünya nüfusunun giderek artan bir oranı kentlerde yaşamaktadır. Bu oran, ilerleyen yıllarda daha da artacak gibi görünmektedir. Kentlerin kalabalıklaşması giderek artan sorunları da beraberinde getirmektedir. Aslında kentlerde yaşayanların karşılaştığı bu sorunların farkında olan ve bunlar için çözüm arayan küresel çabaların olduğu bilinmektedir. Kentli hakları ya da kentsel haklar olarak tarif edilen bu haklar insan haklarına dayanmaktadır ve uygulayıcısı genellikle devlettir. İlk olarak Lefebvre tarafından kullanılan kent hakkı kavramı ise konuya çok daha geniş bir perspektiften bakmaktadır. Buna göre kent hakkı, kentlerin değiştirilmesine yönelik bir taleptir. Kentliler ise bu değişimin tam da merkezinde yer almaktadır. Birçok siyasi mücadeleye de ilham veren kent hakkı kavramı bu çalışmada hem teorik olarak hem de uygulamadan bazı örneklerle kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Bu çalışmanın amacı, kent hakkı kavramını kentli haklarıyla karşılaştırmalı olarak tanımlamak, kent hakkının ortaya koyduğu değişkenleri değerlendirmek, kent hakkına ilişkin dünyadaki örnekleri ve Türkiye’deki durumu yorumlamaktır. Bu çalışmada temel nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Doküman analizi ise kullanılan teknik olmuştur. Bu kapsamda dokümanlar toplanmış, sorgulanmış ve analiz edilmiştir (Sak vd., 2021: 228). Sonuç olarak kent hakkının proaktif bir kentli profiline ihtiyaç duyduğu, kent hakkının sadece devletin değil özel sektörün de kente ilişkin aldığı kararlara karşı kullanılabileceği, Türkiye’nin ise kent hakkıyla ilgili tartışmalarda henüz başlangıç seviyesinde olduğu gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Kentleşme Politikaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 4 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2 Sayı: 2 |