Many political and legal developments have occurred during the history of the passage regime of the Turkish Straits, which includes the Bosphorus, the Dardenelles and the Sea of Marmara. The legal status of the Turkish Straits has been of great interest to the major powers, and the Straits have witnessed enormous conflicts of interest due to their strategic, political and economic importance. The dominance of the Ottoman Empire over the Straits lasted from the conquest of Istanbul until the beginning of nineteenth century. The Ottoman Empire’s absolute dominance over the Straits gradually began to change after its power began to decline. A new period began in 1809, when the Kale-i Sultaniye (Canakkale) Agreement was signed with Britain, and the legal status of the Straits started to be dictated by mutual agreements. The 1841 London Straits Convention initiated a period of multilateral agreements regarding the Straits. After the Ottoman Empire signed the Armistice of Moudros at the end of First World War, the Straits were conquered by the Allies, so the 1841 convention was abolished, and the principle of the Straits’ closure ended. When the Lausanne Straits Agreement was signed as an addendum to Lausanne Peace Agreement on July 24, 1923, the status of the Straits was reconfigured. With this agreement, the passage from Straits became free and a Straits Commission was established, strictly limiting Turkey’s rights and authority over the Straits. Finally, when Turkey applied to the League of Nations due to security concerns in the 1930s, it was understood that the Lausanne Straits Agreement had to be modified, and the Montreux Agreement Regarding the Regime of the Straits was signed in 1936. It lifted the limitations on Turkey’s authority over the Straits, handing Turkey complete sovereignty over them. Thus, as the result of wise and clever policies deployed in the period’s shifting balance of global powers, Turkey won a very important foreign policy victory by ridding itself of the Lausanne Straits Agreement, which had limited its sovereignty, and obtaining a new agreement granting it complete sovereignty over the Straits.
Turkish Straits London Straits Convention Lausanne Straits Agreement Montreux Agreement Regarding
İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nı kapsayan Türk Boğazları’nın geçiş rejimine ilişkin olarak tarihsel süreçte pek çok siyasi ve hukuki gelişme yaşanmıştır. Türk Boğazları’nın sahip olduğu stratejik, siyasi ve ekonomik önem dolayısıyla sahip olacağı hukuki rejim, öteden beri büyük devletlerin ilgisini çekmiş, büyük çıkar kavgaları yaşanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’un fethini takiben Boğazlar’da kurduğu hâkimiyet 19. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Boğazlar üzerindeki mutlak tasarrufu, devletin güç kaybettiği andan itibaren ise kademeli bir şekilde değişmiştir. Bu çerçevede, 1809’da İngiltere ile imzalanan “Kale-i Sultaniye (Çanakkale) Antlaşması”yla Boğazlar’ın iki taraflı antlaşmalarla düzenlendiği döneme geçilmiştir. 1841’de imzalanan “Londra Boğazlar Sözleşmesi”yle ise Boğazlar’ın rejiminin çok taraflı antlaşmalarla düzenlendiği döneme girilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sonunda “Mondros Mütarekesi”ni imzalaması sonucunda Boğazlar İtilaf Devletleri tarafından işgal edilerek 1841’den itibaren süregelen Boğazlar rejiminin geçerliliği ortadan kalkmış, Boğazlar’ın kapalılığı ilkesine son verilmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak yapılan “Lozan Boğazlar Sözleşmesi”yle statüsü yeniden düzenlenen Boğazlar’dan geçiş serbest hale getirilip bir “Boğazlar Komisyonu” kurularak Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki hak ve yetkileri geniş ölçüde sınırlandırılmıştır. Nihayet, 1930’lu yılların konjonktüründe “Lozan Boğazlar Sözleşmesi”nin Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarına cevap vermediği gerekçesiyle Milletler Cemiyeti nezdinde girişimlerde bulunan Türkiye’nin bu çabaları sonuç verip 1936 yılında “Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanarak, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenlik hakkını sınırlayıcı hükümler kaldırılmış ve tam egemenlik sağlanmıştır. Böylelikle Türkiye, “Lozan Boğazlar Sözleşmesi”yle güvenliğini ve egemenliğini sınırlayan Boğazlar rejimini, dönemin değişen güçler dengesinden çok iyi yararlanarak değiştirmeyi ve kendi lehine çevirmeyi başararak önemli bir dış politika kazanımı elde etmiştir.
Türk Boğazları Londra Boğazlar Sözleşmesi Lozan Boğazlar Sözleşmesi Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 |