Omens were the most important and mystic way which had communication between gods who showed their will, intentions or fateful decisions to human being. According to the Mesopotamian thought, when the gods want to sent to messages to people, they gave to them signals from sky and earth. That signals could be sent to people via illness, dream, earthquake or astral signs (lunar/moon, sun, planet and star movements). We have records about the oracle was called as Ašipu who could understand and comment that signals from sky or earth. Ašipu was an omen interpreter and administered the special rituals. When we look at the methods of omen interpreter, the oracle used to the “liver read” as a common method in Ancient Babylonia. It also used in Ancient Anatolia and Mediterranean. We have clay liver models from Babylonian and Hittite periods. It shows that there was an effective communication system between different cultures and regions at that time. Apart from, there was a special and apotropaic ritual which was called as “Namburbi” for bad omens. The purpose of a Namburbi was to dissipate or avert the evil which had been protended by an omen. Namburbi ritual could be exercised differently by the oracles.
Eski Mezopotamya inanç ve düşünce sisteminde kehanet, insanla Tanrı arasında iletişim kurmaya ve Tanrılar’dan gelen mesajları insanoğluna iletmeye yarayan gizemli bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Mezopotamya insanı nazarında, Tanrılar, insanoğluna mesajlar iletmek istediklerinde, gerek gökyüzünde gerekse yeryüzünde meydana getirdikleri bazı işaretlerle şifreler göndermişlerdir. İşte, bu işaretlerin anlaşılması ve şifrelerinin çözülmesi kâhinlerin görevi olmuştur. Söz konusu şifrelerin ise, hastalıklar, rüyalar, doğal afetler veya göksel işaretler (ay, güneş, gezegen ve yıldızların hareketleri) vasıtasıyla insanoğluna iletilmek istendiğine inanılmıştır. Bu nedenle meydana gelen her anormal durumda bir mesaj aranmış ve gökyüzündeki cisimlerin hareketleri de incelenerek, bunlara belirli manalar yüklenmiştir. Bu bağlamda, Mezopotamya kültüründe kehanet ve kâhinliğin önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kâhinlerin kullandığı kehanet yöntemlerine baktığımızda ise, özellikle karaciğer okuma tekniğinin yaygın olarak kullanıldığını görürüz. Kilden yapılmış ciğer modellerine Mezopotamya dışında rastlanması, toplumlararası iletişimin hızını gösterdiği gibi, söz konusu tekniğin yaygın kullanım alanına da işaret etmektedir. Kâhinin tespit ettiği, kötü sonuçları olan kehanetler ise, farklı uygulanış şekilleri olmakla birlikte, Namburbi adı verilen bir ritüel ile bertaraf edilmeye çalışılmıştır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 |