Psikanaliz uygulama ve teori kısımları birbirinden ayrı düşünülemeyen bir alan olarak kurulmuştur. Başlarda sağaltma amacıyla ortaya çıkmış bir uygulama olsa da ortaya attığı düşünceler önemini hala korumaktadır. Freud’un mirasını yapısalcı ve postyapısalcı gelenekten beslenerek geliştiren Lacan’ın etkisi de günümüzde hala felsefeden politikaya kadar birçok alanda hissedilmektedir. Felsefeyi çok iyi bildiği bilinen Lacan, Levi-Strauss ve Saussure gibi yapısalcıların etkisiyle, postyapısalcı bir psikanalitik anlayış sunmaya çalışmıştır. Bu makalede psikanalitik teorinin gerçekten bir düşünme biçimi sunup sunmadığı ve vaatlerinin neler olduğu Lacancı bir bakıştan özetlenmiş, psikanalitik kuramda kullanılan birçok kavramın içi doldurulmaya çalışılmıştır. Bunlardan yola çıkılarak psikanalizin kendine has bir düşünme biçimi sunup sunmadığı tartışılmıştır.
Psychoanalysis is constructed as a field in which practice and theory are closely intertwined together. Although the main purpose of psychoanalysis was to provide a cure, psychoanalytical ideas are still perceived as important in a variety of fields. Lacan, who further developed the Freudian legacy by letting influences from structuralist and post-structuralists into analysis, is still influential in many fields from philosophy to politics. Known for his philosophical background, Lacan tried to provide a post-structuralist psychoanalytical theory, built on ideas of structuralist figures as Levi-Strauss and Saussure. In this article, whether psychoanalysis provides a way of thinking and what promises it gives are discussed from a Lacanian perspective, while many psychoanalytical terms are tried to be grounded. Connected to these arguments, whether or not psychoanalysis is a distinct way of thinking is further elaborated.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2018 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 7 |