Language and migration are the two facts with which history of humanity started and has proceeded. It is possible to observe that both concepts have undergone some changes in their definitions. However, when these two concepts are in question, the only thing that does not change is that they continue to play a key role in the course of human history. Because of that the fact of sharing a common history, we will try to examine the notion of migration on the basis of language philosophy and to reveal how language understandings affect the attitudes pertaining to the notion of migration. In this context, we will focus on Humboldt and Rorty, who start from entirely different concepts in their approaches to language. In this context, we will focus on Humboldt and Rorty, who start from entirely different concepts in their approaches to language. Humboldt identifies language with the spirit of a nation, while Rorty considers language as a contingent and conventional space. Our analysis on the approaches of the above figures will enable us to explore how their understandings of language can function in respect to the notion of migration. In so doing, we will be able to achieve two things: we will make the relationship between concepts of language and migration more visible and we will develop a new perspective to the notion of migration pertaining to language understanding.
Dil ve göç insanlık tarihinin onlarla başladığı ve seyir aldığı iki olgudur. Tarih boyunca her iki kavramın da tanımlamalarında birtakım değişiklikler geçirdiğini görmek mümkündür. Ancak bu iki olgu söz konusu olduğunda değişmeyen tek şey, onların insanlık tarihinin seyrinde başrolü oynamayı sürdürüyor olmalarıdır. Ortak bir tarihe dayanma durumu nedeniyle, metnimizde göç olgusuna dil felsefesi temelinde bakmaya çalışarak, dil anlayışlarının göç olgusuna yönelik tutumları nasıl ve ne şekilde etkilemekte olduklarını ortaya koymaya çalışacağız. Bu bağlamda dile yaklaşımlarında tamamen farklı kavramlardan yola çıkan Humboldt ve Rorty örnekleri üzerinde duracağız. Bir başka ifade ile dili bir ulusun tini ile özdeşleştiren Humboldtçu ve dili olumsal ve uzlaşımsal bir alan olarak tasarlayan Rortyci dil anlayışlarının göç olgusuna dair nasıl bir tutum ortaya koyabileceklerini görmeye çalışacağız. Böylece hem dil ve göç kavramları arasındaki ilişkiyi daha görünür kılabileceğiz hem de göç olgusuna dair dil anlayışı üzerinden yeni bir bakış açısı geliştirebileceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 8 |