Covid 19 pandemisi sosyal bilimler alanının gündemine de bir anda düşmüş; pandeminin getirdiği yeni “normaller”, devletlerin pandemiyle mücadele yöntemleri, kamusal alanın kısıtlanması, bazı serbestilerin askıya alınması, doğa ve insan ilişkisi gibi sorunlar tartışılmıştır. Bu çalışmada pandemi esnasında ortaya atılan felaket senaryoları komplo teorilerine yer verilmeden ele alınmaktadır. İlki iktidarın pandemi tehlikesini gündemde tutarak sağlığı fetişleştirmesini ve kamusal ve toplumsal yaşamı daraltarak insanı biyolojik varlığına indirgeme politikasını temel sorun olarak gören görüştür. Bu görüşü savunan Agamben, pandemi sürecinde biyopolitikanın nasıl uygulandığına dikkat çekmiştir. İkincisi, doğanın “insandan intikamını aldığı”, “kendisinden çalınanı geri kazandığı” ve bu tespitten yola çıkılarak insanların daha fazla inzivaya çekilmesini savunan görüştür. Bu yaklaşımlar pandemi esnasında epey taraftar toplamış görüşlerdir. Bu çalışmada bu iki yaklaşımın haklı olduğu noktalar ortaya konulmaktır ancak bununla beraber materyalist bir temele dayanmadıkları gerekçesiyle bu iddialara karşı çıkılmaktadır. Öncelikle iktidarı farklı ülkelerin birbirinden farklı yönetim biçimleri yokmuş gibi ve üretim biçiminden soyutlayarak ele almanın doğru olmadığı gösterilmektedir. Pandeminin dünyanın güçlü ve zengin devletlerinin ve genel olarak kapitalizmin çıkar sağladığı bir senaryo olarak görmek, bu devletlerin krizi yönetememe olgusuyla çelişmektedir. İkinci olarak, bilimi salt iktidarın bir aracı olarak görmek, bilimin aynı zamanda kamu sağlığını destekleme ve bu konuda atılacak adımlara yön gösterme işlevlerini göz ardı etmek anlamına gelmektedir. Üçüncü olarak, Agamben’in yaklaşımı kişilerin toplumsal varlığıyla biyolojik varlığını karşı karşıya getirmektedir; oysa insan türünün tür olarak evrimselleşme sürecinin en başından itibaren bu iki yön birbirinden ayrılamamaktadır. Son olarak, doğayı ve pandemiyi bir fail gibi görmek, doğayı mistikleştirmenin ve insanı doğanın bir parçası olarak değil salt kötücül bir güç olarak görmenin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada bu iki senaryonun gerçekliğe denk düşmediği bu gerekçelerle savunulmaktadır.
The COVID-19 pandemic has suddenly fallen on the agenda of social sciences then related problems such as the new "normals" brought by the pandemic, the political methods of struggling the pandemic, the restriction of public space, the suspension of some freedoms, and the relationship between nature and human beings were discussed. In this study, the disaster scenarios but without any conspiracy theories are discussed through a materialist perspective. The first scenario defended mostly by Agamben reflects on the view that the governments fetishize health by keeping the pandemic danger on the agenda and reduce human beings to their biological existence by narrowing public and social life. The second scenario is the view advocating that nature "takes revenge on people" and "reclaims what was stolen from it", thus people should leave nature alone as much as possible. Although these views have some persuasive points, they are criticized in this paper from a materialist perspektive. In the first scenario, to begin with it is not true to oversimplify different countries’ different policies as the same power. The view considering the pandemic as a fiction which the powerful and rich states of the world and capitalism in general benefited contradicts the fact that these states cannot manage the crisis. Secondly, grasping science as just a tool of power ignores beneficial functions of science such as supporting public health, guiding the policies regarding health and developing preventives. Thirdly, Agamben's approach pits people's social life against their biological existence; however, these two aspects cannot be separated from each other from the very beginning of the evolutionary process of the human species. Finally, perceiving nature and the pandemic as an agent emerges as a result of mystifying nature and recognizing man not as a part of nature but as an evil force. Thus, in this study, it is argued on these grounds that these two scenarios regarding the pandemic do not correspond to reality.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2022 |
Gönderilme Tarihi | 3 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 15 |