Islamism as an ideology emerged as one of the salvation recipes of the Ottoman Empire in the 19th century. It developed with the reaction of the Western world to Islamic countries and values and exhibited political, social and artistic production in this direction. Islamism, which had a strong intellectual background since its emergence in the Tanzimat Period, lost its influence with the established Republican regime and became increasingly introverted. While the permanent intellectuals of the Republic were the implementers of the Kemalist revolutions, they tried to shape the religious and cultural life practices of the Turkish society, which were fermented in the basin of Islamic civilization, with arguments imported from the West. The appearance of religious people in the public sphere became possible with the liberal-libertarian policies of Turgut Özal in the years following martial law. After 1980, this strengthening was followed by the intellectualism of Islamism. While experiencing the relatively modern and liberal Turkey, Islamist intellectuals think that Islam will turn into a powerful rhetoric again and give meaning to society. In this way, the novel becomes a tool of the Islamic intellectual. In the 80s, many writers wrote novels, most of which told stories of guidance. Not long afterwards, novels were written that self-criticized Islamist practice in Turkey. Mehmet Efe's Mızraksız İlmihal is one of these self-criticism novels. In this study, after evaluating the state of Islamism thought after 1980 and its reflections on the Turkish novel, Mızraksız İlmihal will be examined as a self-criticism novel.
Bir ideoloji olarak İslamcılık 19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun kurtuluş reçetelerinden birisi olarak ortaya çıkmıştır. Batı dünyasının İslam ülkelerine ve değerlerine gösterdiği reaksiyonla gelişmiş ve bu yönde siyasal, toplumsal ve sanatsal üretim sergilemiştir. Tanzimat Dönemi’nde ortaya çıktığı tarihlerden itibaren güçlü bir entelektüel birikime sahip olan İslamcılık, kurulan Cumhuriyet rejimi ile etkisini yitirmiş, giderek içe kapanan bir hal almıştır. Cumhuriyet’in kadrolu aydınları, Kemalist devrimlerinin uygulayıcısı olurken Türk toplumunun İslam medeniyetinin havzasında mayalanan dini ve kültürel hayat pratiklerini, Batı’dan ithal argümanlarla şekillendirmeye çalışmışlardır. İslami düşünce tekrar canlılık kazanmak için 1980’leri bekler. Dindarların kamusal alanda gözükmesi sıkıyönetimi takip eden yıllarda Turgut Özal’ın liberal- özgürlükçü politikaları ile mümkün olur. 1980 sonrasında bu güçlenmeyi İslamcılığın entelektüel canlanışı takip eder. İslamcı aydınlar, görece çağdaş ve özgürlükçü Türkiye deneyimini yaşarken İslam’ın yeniden güçlü bir retoriğe dönüşerek toplumu anlamlandıracağını düşünürler. Bu minvalde roman da İslamcı entelektüelin bir aracı haline gelir. 80’li yıllarda birçok yazar tarafından çoğunluğu hidayet öyküleri anlatan romanlar yazılır. Üzerinden çok geçmeden Türkiye’deki İslamcı pratiğin özeleştirisini yapan romanlar yazılır. Mehmet Efe’nin Mızraksız İlmihal’i bu özeleştiri romanlarından birisidir. Bu çalışmada İslamcılık düşüncesinin 1980 sonrasındaki durumu ve Türk romanına yansımaları değerlendirildikten sonra bir özeleştiri romanı olarak Mızraksız İlmihal incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 7 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |