Existentialism, as a philosophical movement, began to gain strength towards the midst of the 20th century and thus, it can be clearly observed on the literary texts, through which emotions and thought can be conveyed within aesthetical measures. In this sense, one of the authors who gravitates to the Existentialist philosophy in their Works with ontological concerns is Osman Necmi Gürmen. Witnessing the powerful period of existentialism, Osman Necmi Gürmen was impressed by this philosophical movement, due to his own experience. Especially, he places the characters in his stories in the center of the text as the persons who have been through existential processes and who have conflicts against themselves and the society. These characters, who refuse to be puppets of the order they are in, choose to be the outsiders and exhibit their awareness of responsibility that take form in the liberty of their existential choices through their process of “becoming an individual”. The persons in the story, who desire to realize their own selves, become alienated in the predicaments of life while they feel surrounded by the society. They transform into characters who feel their identity as a necessity of freedom and who perceive alienation as the revolt against the existent and who choose to act accordingly. The relation of the science of literature with sociology and philosophy makes it necessary for the literary text to be examined through interdisciplinary methods. In this study, the stories by Osman Necmi Gürmen were examined specifically within the aspects of alienation and liberation through this interdisciplinary method.
Osman Necmi Gürmen existentialism alienation freedom sexuality
Varoluşçuluğun 20. yüzyılın ortalarına doğru felsefi bir akım olarak güç kazanması, duygu ve düşüncelerin estetik ölçüler içerisinde anlatıldığı edebî eserlere de yansır. Bu anlamda eserlerinde ontolojik kaygı ile Varoluşçu felsefeye yönelen yazarlardan biri de Osman Necmi Gürmen’dir. Varoluşçu felsefenin güç kazandığı döneme tanık olan Osman Necmi Gürmen, yaşadıklarının da etkisiyle bu felsefi yönelimin etkisine kapılır. Özellikle, öykü karakterlerini, varoluşsal süreçlerden geçen, kendisiyle ya da toplumla çatışmalar yaşayan kişiler olarak metinlerinin merkezine yerleştirir. İçinde bulundukları düzenin bir kuklası olmayı reddeden bu karakterler, aykırı olmayı tercih ederken varoluşsal seçimlerinin özgürlüğünde şekillenen sorumluluklarının farkındalığını “birey olma” sürecinde ortaya koyarlar. Kendi olmayı gerçekleştirmek isteyen öykü kişileri, toplumsal kuşatılmışlığın etkisini derinden hissederken yaşamın çıkmazları içinde yabancılaşırlar. Kimliklerini bir özgürlük sorunu olarak duyumsayan, yabancılaşmayı var olana başkaldırı şeklinde algılayıp bu doğrultuda tepkiler veren karakterlere dönüşürler. Edebiyat biliminin sosyoloji ve felsefe ile bağlantılı olması, edebî metinleri disiplinler arası bir yöntemle incelemeyi gerektirir. Çalışmada, bu disiplinler arası yöntem ışığında, Osman Necmi Gürmen’in öykülerine yabancılaşma, özgürleşme özelinde varoluşsal açılardan yaklaşıldı.
Osman Necmi Gürmen Varoluşçuluk yabancılaşma özgürlük cinsellik
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 22 |