Türklerin Anadolu’ya ilk yerleştiği 11. yüzyıl ile Anadolu’nun bu döneminde en güçlü devlet olan Anadolu Selçuklu devletinin yıkıldığı 1308 yılına kadarki dönem “Selçuklu Çağı” olarak nitelendirilmektedir. 11. yüzyıldan sonra Türklerin Anadolu’ya gelmesi ve gerçekleşen fetihler ile göçler yoluyla kültürler arasında etkileşim yaşanmıştır. Bu etkileşim sonucunda ortaya yeni bir sentez çıkmıştır. Anadolu’nun farklı coğrafyalarında bulunan devletler arasında yaşanan kültürel etkileşim ve sanat anlayışlarından dolayı Anadolu’da renkli bir sanat ortamı oluşmuştur. Bu sanat ortamında Cami, mescit, medrese, kervansaray, Şifahane, türbe, tekke, zaviye, hankâh ve hamam yapıları inşa edilmiştir. Dönem içerisinde yapılan bu imar faaliyetleri arasında şifahanelerin mimarlık tarihinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Şifahaneler, sağlık çalışmaları ve hizmetlerinin yapıldığı yerler olan günümüz hastaneleridir. Sosyal devlet anlayışı içerisinde inşa edilen bu yapıların bünyelerinde mezar anıtı olan türbeler yer almaktadır. Türbeler, yapı türü olarak Türklerin İslam mimarisine bir katkıları olarak kabul edilmektedir. Bu yapı türünün Türk-İslam mimarisindeki çoğunluğu da bunu doğrular niteliktedir. Türk İslam mimarisinde bağımsız inşa edilen mezar anıtlarının yanı sıra başka yapılarla tasarlanan türbe örneklerine de rastlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında Anadolu Selçuklu çağı mimarisinde şifahane bünyesinde yer alan türbeler incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 7 |