Bu çalışma, Türk televizyon dizilerinde aile-çocuk iletişiminin toplumsal cinsiyet rolleri açısından nasıl kurgulandığını incelemektedir. Kızılcık Şerbeti, Yalı Çapkını, Gönül Dağı, Annem Ankara ve Aile Saadeti dizilerinin ilk bölümleri üzerinde yapılan nitel içerik analizi, iletişim tarzları, mekân kullanımı, dil ve temsil biçimlerindeki cinsiyetçi kalıpları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma bulguları, dizilerdeki aile-çocuk iletişiminin belirgin cinsiyet farklılıkları gösterdiğini ortaya koymaktadır. Kız çocuklar daha çok duygusal paylaşım, ev içi sorumluluklar ve geleneksel değerler bağlamında temsil edilirken, erkek çocuklar başarı, güç ve mesleki beklentiler ekseninde kurgulanmaktadır. Mekân kullanımında kızların ev içi alanlarda, erkeklerin ise kamusal alanlarda daha fazla yer aldığı görülmektedir. Dil analizleri, kız çocuklara yönelik daha duygusal ve korumacı bir üslup kullanıldığını, erkek çocuklara ise daha direktif verici ve performans odaklı bir dil benimsendiğini göstermektedir. Duygusal destek mekanizmaları da cinsiyete göre farklılaşmakta, kız çocuklara daha fazla fiziksel temas ve duygusal paylaşım alanı tanınmaktadır. Çalışma, televizyon dizilerinin çocuk izleyiciler üzerindeki sosyalleştirici etkisini ve toplumsal cinsiyet kalıplarının nasıl yeniden üretildiğini anlamak açısından önemli veriler sunmaktadır. Medya içeriklerinin daha eşitlikçi bir yaklaşımla kurgulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
This study examines how family-child communication in Turkish television series is constructed in terms of gender roles. Qualitative content analysis of the first episodes of Kızılcık Şerbeti, Yalı Çapkını, Gönül Dağı, Annem Ankara and Aile Saadeti aims to reveal gendered patterns in communication styles, use of space, language and representation. The research findings reveal that family-child communication in the TV series shows significant gender differences. While girls are mostly represented in the context of emotional sharing, domestic responsibilities and traditional values, boys are constructed on the axis of success, power and professional expectations. In terms of the use of space, girls are more likely to use domestic spaces, while boys are more likely to use public spaces. Language analysis shows that a more emotional and protective style is used for girls, while a more directive and performance-oriented language is adopted for boys. Emotional support mechanisms also differ according to gender, with girls being given more physical contact and emotional sharing space. The study provides important data in terms of understanding the socializing effect of television series on child viewers and how gender stereotypes are reproduced. It is concluded that media content should be constructed with a more egalitarian approach.
| Primary Language | Turkish | 
|---|---|
| Subjects | Family Sociology , Sociology of Family and Relationships | 
| Journal Section | Articles | 
| Authors | |
| Publication Date | October 30, 2025 | 
| Submission Date | July 21, 2025 | 
| Acceptance Date | October 16, 2025 | 
| Published in Issue | Year 2025 Issue: AİLE YILI ÖZEL SAYISI |