Although "migration" recently has been described as a cultural disaster in the literature, also it has been widely used as a Socio-Ecological disaster for the last two decades. Disasters commonly occur as events that develop suddenly and have devastating effects in a short time, but some disasters which become evident in a relatively long time cause destruction and/or losses. In this aspect, migration should be studied as a socio-ecological disaster with social, demographic and environmental effects, the consequences of which become evident over time. It can cause effects such as unregistered growth and/or unplanned expansion, which are not compatible with urban planning, especially in the cities of immigration, and cause ecological degradation such as environmental degradation, pollution, land use mistake. However, socio-cultural losses could be sociologically bidirectional. It is very important for states to make a migration planning by analyzing the effects of migration in terms of effective use of resources, correct land use, correct orientation of demographic power, and compatible implementations of development plans. In this context, since migration combines spatial (location-based) and social features, Geographic Information Systems (GIS) platforms are a valuable tool for spatial relations that can handle migration in multiple ways. Although the conditions related to migration are widely evaluated statistically, approaches in which spatial relations are not analyzed, visualized and taken into account will be incomplete. In this study, for analysis of migration, base maps were produced in Geographic Information Systems and TUIK migration data of 2018 – 2019 years were used. The analyzes were made by associating of statistical and spatial data.
Göç olgusu literatürde son zamanlarda kültürel afet olarak nitelendirilmekle birlikte, son on yıldır yaygın olarak sosyo-ekolojik afet olarak kullanılmaktadır. Afetler her ne kadar yaygın olarak ani gelişen ve kısa sürede yıkım ve/veya bozucu etkilere sahip olan olaylar halinde gerçekleşse de, etkileri nispeten daha uzun sürede belirginleşen afetler de söz konusudur. Bu açıdan değerlendirildiğinde göç, sonuçları zaman içinde belirginleşen sosyal, demografik ve çevresel fiziki etkileri çok yönlü olarak ele alınması gereken sosyo-ekolojik bir afettir. Göç, özellikle göç edilen kentlerde kent planlamalarına uyumlu olmayan, kayıt dışı büyüme ve/veya plansız genişleme gibi etkilere neden olabilmekte ve çevresel bozulma, kirlilik, yanlış arazi kullanımı gibi ekolojik bozunmalara yol açmaktadır. Ancak sosyo-kültürel kayıpların iki yönlü olması da (göç eden- göç alan) mümkündür. Devletler açısından ülke kaynaklarının etkin kullanılması, doğru arazi kullanım yöntemi, demografik gücün doğru yönlendirilmesi, gelişim planlamalarına uyumlu çalışmalar için göçün mevcut durumu ve etkilerinin doğru analiz edildiği planlama ve yaklaşımların geliştirilmesi oldukça önemlidir. Bu bağlamda, göç mekânsal ve sosyal özellikleri bir arada barındırdığından Coğrafi Bilgi Sistem platformları göç çalışmaları için değerli bir araçtır. Göç ile ilgili veriler her ne kadar yaygın olarak istatistiki bilgiler şeklinde değerlendirilse de mekânsal ilişkiler analiz edilmeden görselleştirilmeden ve dikkate alınmayan yaklaşımlar eksik kalacaktır. Bu çalışmada göç ile ilgili analizlerde Coğrafi Bilgi Sistemlerde altlık haritalar üretilmiştir. Çalışmada 2018 – 2019 yıllarına ait TUİK göç verileri kullanılmıştır. İstatistiki veriler mekânsal verilerle ilişkilendirilerek analizler yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Beşeri Coğrafya, Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2022 |
Kabul Tarihi | 11 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 2 |