Devletin, güvenliğini tehdit ettiğini düşündüğü düşmanlara karşı uyguladığı şiddet, baskı ya da korkutma politikasına devlet terörizmi denmektedir. Devlet, terörizmi kendi kurumları ya da devlet dışı aktörlere destek vererek uygulamaktadır. Yukarıdan terörizm olarak ifade edilen devlet terörizmi, devletin kendi vatandaşlarına ya da diğer devletlerin vatandaşlarına karşı uygulanabilmektedir. Toplumların güvenliğini tehdit eden terörizm, devlet destekli olduğunda sivil can kayıpları daha fazla olmaktadır. Devletler, düşman olarak gördüğü bir gruba karşı ordu, sivil paramiliter gruplar, yasal sistemler, güvenlik görevlileri ve propaganda araçları gibi düzenli ve güçlü kaynaklara sahiptir. Devlet, bir grubu yok etmeye yönelik karar verdiğinde bu kaynakları kullanarak soykırım suçu işleyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı terörizm uygulayıcısı olan devletlerin bir gruba yönelttikleri kontrolsüz şiddetin nasıl soykırıma dönüştüğünü analiz etmektir. Bu bağlamda örnek vaka olarak Ruanda’da hükümetin halk üzerindeki söylemleri ve uyguladığı politikalar ele alınmış ve devlet desteği ile soykırıma evrilen iç savaş incelenmiştir. Literatürdeki çalışmalara bakıldığında; Ruanda katliamı, çoğunlukla Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün üstlendiği görev bağlamında ele alınmıştır. Yaşanan soykırım, sömürgeciliğin getirdiği ırk ayrımı kapsamında değerlendirilmiş ve devletin Ruanda’da uyguladığı şiddetin terörizm olarak ele alınmadığı görülmüştür. Bu çalışmada etnik ayrımcılığın körüklenmesinde ve uygulanan şiddetin soykırıma dönüşmesinde devletin sorumluluğu analiz edilerek literatürdeki eksikliğin giderilmesi amaçlanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 31, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 3 Issue: 1 |