Bir edebî eserin temel yapısını oluşturan ögeleri
arasında mekân son derece önemlidir. Gerek manzum gerekse mensur eserlerde
mekân, olayın geçtiği bölge olarak tasavvur edilir. Olayı gerçekleştiren
kahramanların, bu mekânın çevresinde bulunması sebebiyledir ki çoğu zaman mekân
ile olay ya da kahramanlar ile mekân arasında bir bağlantı kurulur. Edebiyat
tarihinin her döneminde hem gerçek hem de hayalî mekânlar kullanılmıştır.
Klasik Türk edebiyatı dönemi olarak tanımlanan
XIII. ve XIX. yüzyılları kapsayan dönemde gerek mesnevi, gazel, kaside gibi
manzum gerekse tazarru-nâme, tevârih, tezkire gibi mensur eserlerde mekânın
kullanıldığı bilinmektedir. Kudüs ve onunla bağlantılı olarak Mescid-i Aksa ile
Kubbetü’s-sahre de Klasik Türk edebiyatında bu minvalde sıklıkla
kullanılmıştır.
Üç ilahî din tarafından kutsal kabul edilen ve
Osmanlı devletinin uzun süre elinde tuttuğu bu mekânlar, bu çalışmada sözü
edilen dönem boyunca nazımda nasıl ele alındığı incelenecek, değişik
yüzyıllarda yazılan divanlar taranarak elde edilen şiirler, bize Klasik Türk
şiirinde Kudüs ve Mescid-i Aksa ile Kubbetü’s-sahre’nin divan şairlerince nasıl
kullanıldığı hakkında bilgi verecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2018 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2018 |
Kabul Tarihi | 29 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 2 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International