“Çevresinde olanları fark edememe, açık gerçeği
görememe, dalgınlık, dikkatsizlik, basiretsizlik, aymazlık” olarak tanımlanan
gaflet, tasavvufi ıstılah olarak, “kalbin Hak’tan habersiz olması, zikrinden
mahrum kalması, ‘Hak’ şeklinde ifadesini bulan açık gerçekleri görememe, dinî
hassasiyetlere uymakta idrak eksikliği, nefsin emrine göre hareket etme, her
konuda yeterince zikirden mahrum olma” şeklinde manasını bulmuştur.
Divan şairlerinin ortak lügatinde yer alan ve uyku hali
ile özdeşleştirildiği için “gaflet uykusu” şeklinde ifadesini bulan bu halin
keyfiyeti ve onu izale etme yolları başta tasavvufi eserler olmak üzere bu
düşünce sisteminin hayallerini ve mecazlarını kullanan edebi mahsullerde çokça
karşımıza çıkmaktadır.
İncelediğimiz divanlarda gaflet uykusu ibaresinin
genellikle her insanın tabii olarak içinde bulunduğu bir hali tarif için
kullanıldığını görmekteyiz. Zaman zaman Hak yolunu meslek edinmiş bir salik,
çokça da bu yoldaki mürşit rolüne bürünen şair, necat bulmaya çalıştığı
gafletin hallerini, gafilin özelliklerini, gaflet uykusundan uyanma yollarını
işaret etmek için şiiri vasıta olarak kullanmıştır. Bu haliyle edebi eser,
cemiyeti irşat etmede rol oynamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ocak 2020 |
Kabul Tarihi | 10 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 1 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International