Öz
Varoluşçuluğun bir akım hâline gelmesinde edebiyat önemli bir konuma sahiptir. Nitekim Albert Camus ve Jean Paul Sartre gibi varoluşçu düşünürler fikirlerini edebi eserler üzerinden açıklama gereği duymuşlardır. Böylece “varoluşçu edebiyat” olarak adlandırabileceğimiz bir kavram ortaya çıkmıştır. Varoluşçular genel manada sanayileşme, modernizm ve II. Dünya Savaşı gibi büyük toplumsal etkilere neden olan olgu ve olaylar karşısında bunalan insanı konu almışlardır.
Türk Edebiyatında varoluşçuluğun etkileri 1950’li yıllarda görülmeye başlanmıştır. Batılı yazarların eserleri ile benzerlikler göstermelerine rağmen Türk Edebiyatında varoluşçuluğun dayandığı temel ilkelerin aynı olduğu söylenemez. Zira Türk toplumu Sanayi Devrimi ve II. Dünya Savaşı gibi toplumsal olayların etkisini doğrudan hissetmemiştir. Türk Edebiyatında bunların yerini kültür karmaşasının yarattığı bunalım almıştır. Oğuz Atay, Türk Edebiyatında bunalan aydın bireyi konu edinen en önemli yazarlardan biridir. Bu çalışmada Türk Edebiyatında varoluşçuluğun nasıl algılandığı, Batı edebiyatına göre benzerlik ve farkları ve bu bağlamda Oğuz Atay’ın varoluşçu edebiyat içerisindeki konumu Tutunamayanlar romanı üzerinden incelenecektir. Böylece bir felsefî disiplin olarak varoluşçuluğun, Türk edebiyatı için nasıl bir zemin ve çerçeve sunduğu sorusu cevaplanmaya çalışılacaktır.