Bilinenin ardındaki öğrenme merakı ve geleceğe hükmetme isteği insanoğlunu doğaüstü ve paranormal özellikler taşıyan okült bilgilere yöneltmiştir. Yaşadığı hayatın zorluklarını aşmak isteyen insan, sınırlarından kurtulup olasılıkları çeşitlendirmek ister. Simya, sihir, büyü, fal gibi yaygın okült inanç ve uygulamalardan biri de astrolojidir. Osmanlıca metinlerde “ilm-i tencîm” ya da “ilm-i ahkâm-ı nücûm” şeklinde anılan bu “ilim”, matematiksel verilere dayanmadığı için astronominin metafiziği olarak kabul edilmiştir. İslam âlimlerinin yıldızlardan hüküm çıkarmayı “tevhid” inancına aykırı bulmasına rağmen insanların geleceği öğrenme isteği, bu ilmin yaygınlaşmasına yol açmıştır. Yıldızların özellikle doğum anında insanları etkilediği, onların duygu ve davranışlarını belirlediği düşünülmüş ve kişinin doğum anında gökyüzündeki yıldızların hareket ve istikametlerini içeren yıldız haritaları çıkarılmıştır. İlm-i nücûma duyulan ilgi; seyyarelerin ve burçların özellikleri, hastalıkların keşfi, işin hayırlı mı, hayırsız mı olacağı vb. bilgilerin yer aldığı yıldıznâmelerin yazılmasına sebep olmuştur. Son dönem yıldıznâmelerinden biri de Avanzâde Mehmet Süleyman’a ait olan ve 1330’da (1914/1915) yayımlanan Ulûm-ı Hafiyeden Yıldıznâme adlı eserdir. Fen bilimleri alanında eğitim görmüş yazarın 20. yüzyılın başında böyle bir eser yayımlaması ilginçtir. Bu makalede Avanzâde Mehmet Süleyman’ın sözü edilen eseri incelenerek ilm-i nücûmu nasıl değerlendirdiği sorusuna yanıt aranmıştır. Yazarın, bu kadim bilgiye ait geleneksel bilgileri; tarihî gelişimi, seyyareler ve nitelikleri, burçlar, tâli‘ zayiçesi, sayılarla fal bakma, mesut-meşum günler ana başlıklarında incelediği görülmüştür. Satır aralarında ilm-i nücûma dair tereddütlerini dile getiren yazar, bu ilme ne kadar itimat edilebileceğini sormuş ve tesadüfün rolüne değinmiştir. Sonuç itibarıyla Avanzâde Mehmet Süleyman, yüzyıllar içinde oluşan bu kadim bilgiyi kıymetli bulmakla beraber onun bilimsel gelişmeler ışığında bir dönüşüm geçirmesi gereğinin altını çizmiştir. İlm-i nücûm ve onun etrafında oluşan geleneğin kaybolmasını istememiş ancak yeni keşiflerle bu ilmin yerini “ilm-i nücûm-ı hakîkî” / “ilm-i heyet”in alacağını öngörmüştür.
The curiosity to learn behind the known and the desire to dominate the future have led mankind to occult knowledge that has supernatural and paranormal characteristics. A person who wants to overcome the difficulties of life wants to get rid of his limits and diversify the possibilities. One of the widespread occult beliefs and practices such as alchemy, magic, spells, fortune telling is astrology. This “science”, referred to as “ilm-i tencîm” or “ilm-i ahkâm-ı nücûm” in Ottoman texts, was accepted as the metaphysics of astronomy because it was not based on mathematical data. Although Islamic scholars found it against the belief in “tawhid” to derive judgments from stars, people’s desire to learn about the future led to the spread of this science. The interest in the science of divination led to the writing of horoscopes, which included information on the characteristics of planets and zodiac signs, the discovery of diseases, whether a job would be auspicious or not, etc. One of the horoscopes of the last period is the work called Ulûm-ı Hafiyeden Yıldıznâme, which was written by Avanzâde Mehmet Süleyman and published in 1330 (1914/1915). It is interesting that the author, who was educated in the field of science, published such a work at the beginning of the 20th century. In this article, the aforementioned work of Avanzâde Mehmet Süleyman was examined, and an answer was sought to the question of how he evaluated the astrology. It was seen that the author examined the traditional information belonging to this ancient knowledge under the main headings of historical development, planets and their qualities, zodiac signs, horoscope, fortune telling with numbers, happy-unlucky days. The author, who expressed his hesitations about the science of stars between the lines, asked how much this science could be trusted and touched on the role of coincidence. As a result, Avanzâde Mehmet Süleyman found this ancient knowledge, which had been formed over centuries, valuable, but underlined the need for it to undergo a transformation in the light of scientific developments. He did not want the astrology and the tradition formed around it to be lost, but he predicted that with new discoveries, this science would be replaced by the “astronomy”.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Classical Turkish Literature of Ottoman Field |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | October 17, 2024 |
Acceptance Date | December 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 8 Issue: 3 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International