Doğruluk, bir önermenin gerçeklikle ne ölçüde örtüştüğünü belirleyen temel bir kavramdır; doğruluk koşulları ise bir önermenin doğru kabul edilebilmesi için gerekli olan bağlamsal ve durumsal etkenleri içermektedir. Önvarsayım, bir ifadenin belirli bir anlam alanına karşılık gelebilmesi için dinleyici ya da okuyucu tarafından önceden doğru kabul edilmesi gereken örtük bilgileri ifade etmektedir. Söz konusu kavramlar, dilsel iletişimin gerçekleşmesinde hem anlambilimsel hem de edimbilimsel düzeyde birbirini tamamlayıcı işlevler üstlenmekte olup bilginin hem farklı boyutlarını hem de farklı sunumlarını gösteren bir görünüm sergilemektedir. Doğruluk ve doğruluk koşulları açık, nesnel ve sınanabilir bilgiye dayanmakta buna karşılık önvarsayımlar, çoğunlukla sorgulanmaksızın kabul edilen ve iletişimin zeminini oluşturan örtük bilgiler üzerinden işlemektedir. Bu yönüyle doğruluk bilginin açık ve görünür yanını temsil ederken önvarsayım ise örtük ve varsayımsal boyutunu yansıtmaktadır.
Bu çalışmada, doğruluk, doğruluk koşulları ve önvarsayım kavramları, Türkçe önermelerden oluşan bir örneklem üzerinden incelenmiş, söz konusu kavramların tanımları yapılmış ve aralarındaki yapısal, işlevsel ve bağlamsal ilişkiler çok yönlü olarak değerlendirilmiştir. Kavramların ortak ve farklı yönleri, bilginin işletimi ve anlam üretimi süreci çerçevesinde karşılaştırmalı biçimde ele alınmış ve özellikle bağlamın belirleyici rolü vurgulanarak açık ve örtük bilginin dilsel temsil biçimleri çözümlemeye tabi tutulmuştur.
Truth is a fundamental concept that determines the extent to which a proposition corresponds with reality, whereas truth conditions encompass the contextual and situational factors necessary for a proposition to be accepted as true. Presupposition refers to implicit information that must be assumed as true by the listener or reader for an utterance to convey a meaningful interpretation. These concepts serve complementary functions at both semantic and pragmatic levels in linguistic communication, and they collectively reflect both the various dimensions and modes of presenting knowledge. While truth and truth conditions rely on explicit, objective, and verifiable information, presuppositions operate through implicit knowledge that is often accepted without questioning and that forms the background of communication. In this sense, truth represents the explicit and visible aspect of knowledge, while presupposition reflects its implicit and assumed dimension.
In this study, the concepts of truth, truth conditions, and presupposition were examined through a sample of Turkish propositions. Definitions of these concepts were provided, and their structural, functional, and contextual relationships were evaluated in a multidimensional manner. Their similarities and differences were comparatively analyzed within the framework of knowledge processing and meaning production, and special emphasis was placed on the role of context in the linguistic representation of explicit and implicit knowledge.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Language Studies (Other), New Turkish Language (Turkish of Old Anatolia, Ottoman, Turkiye) |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Publication Date | November 23, 2025 |
| Submission Date | May 25, 2025 |
| Acceptance Date | November 10, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: 3 |