The changing role of religion due to industrialization and its analysis were at the very center of the birth of sociology that became systematized in the early 20th century as an academic discipline. It can be said that sociology emerged as a response to the shock waves encountered in the transition from the traditional society where religion had been strong to the modern society where it became less important. For this reason, it can be said that the beginning of sociology was also the beginning of academic inquires of interaction between religion and society. However, when it comes to the founding figures of sociology such as Saint Simon, Auguste Comte, Karl Marx, Émile Durkheim, Max Weber and their thoughts on religion, it can be encountered occasionally that superficial judgments may become the dominant thought or tendency in academic texts. For example, these sentences are common in intellectual world: “According to Marx, religion is opium and it is used by capitalists to govern societies.”, “Simon and Comte stated that religion will disappear.” or “The founders of sociology argued that religion will disappear with modernization.” This article, however, argues that the claims of the founding figures regarding religion need more attention. For this reason, the aim of the article is to present the ideas of this five well-known figures about religion and especially the future of religion to the reader. The main reason of selecting these five historical figures for the article are that they are the founding figures of sociology and the sociology of religion, and although they do not support the idea that “religion will disappear with modernization”, their works are used to state this claim. The works of thinkers and secondary sources published in English and Turkish on this topic were used. The article has two modest goals: i) to restimulate some discussions on the ideas/claims attributed to thinkers and ii) to present the relevant literature to the reader as an introduction for those willing to read these thinkers in detail.
Dinin sanayileşme ile değişen rolü ve bunun analizi, akademik bir disiplin olarak 20. yüzyılın başlarında sistematikleşen sosyolojinin doğuşunun merkezinde yer almaktadır. Sosyolojinin, dinin güçlü olduğu geleneksel toplumdan dinin daha az önemli hale geldiği modern topluma geçişte karşılaşılan şaşkınlık ve şok dalgalarına bir yanıt olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Bu sebeple, sosyolojinin başlangıcının aynı zamanda toplum ve din araştırmalarının da başlangıcı olduğu ifade edilebilir. Ancak söz konusu Saint Simon, Auguste Comte, Karl Marx, Émile Durkheim, Max Weber gibi sosyolojinin kurucu figürleri ve onların din konusundaki düşünceleri olduğunda, zaman zaman derinlikli olmayan yargıların akademik metinlerde baskın düşünce haline gelmeleri ile karşılaşılabilmektedir. Örneğin “Marx’a göre din afyondur ve kapitalistler tarafından toplumları uyutmak için kullanılır.”, “Simon ve Comte dinin yok olacağını belirtmişlerdir.” veya “Sosyolojinin kurucuları din modernleşme ile yok olacaktır fikrini savunmuşlardır.” gibi cümleler ile karşılaşılmaktadır. Bu makale ise, kurucu figürlerin din ile ilgili iddialarının daha fazla özene ihtiyacı olduğunu savunmaktadır. Bu sebeple makalenin amacı, bahsi geçen kurucu beş ismin dine ve özellikle dinin geleceğine dair fikirlerini bir arada okuyucuya sunmaktır. Makale için bu beş tarihsel figürün seçilmesindeki temel amaç onların sosyoloji ve din sosyolojisi alanının kurucu figürleri olmaları ve birçok akademik metinde -öyle olmamasına rağmen- “din modernleşme ile yok olacak iddiası”na temel oluşturmalarıdır. Çalışma düşünürlerin İngilizce ve Türkçe yayımlanmış eserleri ve konuyla ilgili ikincil kaynaklar kullanarak yazılmıştır. Makalenin iki mütevazı temel hedefi olduğu belirtilmelidir: Birincisi, düşünürlere atfedilen bazı iddiaların tekrar gözden geçirilmesine vesile olmak. İkincisi ise daha detaylı okuma yapmak isteyenler için giriş mahiyetinde ilgili literatürü okuyucuya sunmak.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Tüm Sayı |
Authors | |
Publication Date | December 22, 2020 |
Submission Date | October 7, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 7 Issue: 14 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.