İnsanın sanat yapma pratiğinde en ilkel ve ilksel eylemlerden biri olan desen, klasik sanatta amacı resmin altyapısını oluşturmak ve doğayı birebir ifade etmek olan rolünden, günümüz sanatında bizatihi sanat yapma eyleminin kendisi haline gelmiştir; özellikle 2000’li yıllarla birlikte karşımıza çıkan yeni sanat pratiğinde, kendisine bienal ve uluslararası sanat fuarları gibi büyük platformlarda yer bulmaya başlamış ve dahası başlı başına büyük sanat oluşumlarına sebep olan bir ifade biçimine dönüşmüştür.
Kadınların, artık tabloların dışında yer alacak şekilde sanat sahnesine çıkışları 1970’lerdeki feminist hareket ile birlikte daha etkili ve görünür olmuştur. 1970 sonrası sanatının önemli bir damarını oluşturan kadın sanatçılar, kendilerine yüklenen ve dayatılan rolleri eleştiren sanatsal yaklaşımlarıyla yeni ve güçlü ifade biçimlerinin oluşmasını sağlamışlardır. Bu süreç ve sonrasında kadınların çizgi ile oluşturdukları sanatsal dil oldukça zengin olmuştur; feminist ifadelerden sembolik anlatımlara, toplumsal konulardan kişisel olana, hiperrealist ifadelerden kavramsal alana, soyutlama ve gerçeklik arasındaki sınırlardan çizginin bir tür performans olarak kullanılmasına kadar pek çok ifade biçimi geliştirmişlerdir. Tarihsel süreçlerde kadınların yaşadığı zorluklar göz önüne alındığında desen ayrıca kolay uygulanabilirliği, daha direkt ve herhangi bir araca gerek duymadan gerçekleşebilmesi ile kadın sanatçıların düşüncelerini gezdirdiği, araştırdığı, kayda aldığı bir ilk alan olarak da önemlidir.
Araştırmada bu pratiğin günümüz sanatındaki yeri ile biçimsel ve kavramsal yapısı, kadın sanatçıların örnekleri üzerinden incelenecektir. Biyolojik özellikleri sebep gösterilerek ev içi alanlarda tutulmaya çalışılan kadının çizgi ile gerçekleştirdiği diyalog, kişisel olandan toplumsal olana yayılan geniş bir kavramsal çerçeveyi kapsayan örnekler bağlamında değerlendirilecektir.
As one of the most primitive and primary actions in human art practice, drawing became the act of art making art itself in contemporary art, with its aim in classical art to create the infrastructure of painting and to express one by one. Especially in the new art practice that emerged in the 2000s, drawing started to find places in big platforms such as biennials and international art fairs and moreover he turned into a form of expression that caused great art formations.
The women’s appearance on the art scene, which is now outside the paintings, became more effective and visible with the feminist movement of the 1970s. Women artists, which constitute an important vein of art after 1970, have provided new and powerful forms of expression with their artistic approaches that criticize the roles assigned and imposed on them. In this process and later, the artistic language created by women was quite rich: They have developed many forms of expression, from feminist expressions to symbolic expressions, from social issues to personal, from hyperrealist expressions to conceptual space, from the boundaries between abstraction and reality to the use of the line as a kind of performance. Considering the difficulties experienced by women in the historical processes, the pattern is also important as a first area where women perform their thoughts, research, and record with their easy applicability, more direct and without any tools.
In the research, the place of this practice in today’s art and its formal and conceptual structure will be examined through examples of women artists. The dialogue of the woman, whose biological features are tried to be kept in the domestic areas for reasons, will be evaluated in the context of examples covering a wide conceptual framework that spreads from the personal to the social.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 30, 2021 |
Submission Date | May 5, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 15 Issue: 27 |
Submission of articles for the January 2025 issue of Akdeniz Art (volume: 19 issue: 35) will take place between October 1 st to 15 th , 2024.