The subject of this article is to examine the relationship of the postmodern body, whose existential activities have weakened, with walking in the context of art. In the universe of modern technologies, the postmodern body, which is spatially and temporally disconnected from nature and sensually inactive, has become passive by weakening its relationship with nature. The opportunity to transform into an active body as in the past has decreased. In this context, walking gains importance as a method that takes the body back to the first borders of existence and activates it. Although it is a daily and simple activity, it has the potential to make the body, alienated from nature, emotionally strong and resilient. Especially since the 1960s, it has come to the fore as a creative form in visual arts in relation to the loss of the body as subject. Coinciding with the conceptual aspect of postmodern art, walking contributes to the process of transforming art from the aesthetics of representation to the aesthetics of action with its operational content. This article aims to conduct a research on the visibility of walking, a simple daily action that activates the existential activities of the body, in postmodern art. In the research, while examining the relationship between walking and the body in the context of art through postmodern art practices, document analysis, one of the qualitative research methods, was preferred. The article concludes that walking is handled creatively in postmodern art practices, sometimes as a form against capitalist modernity, sometimes as a naive gesture in the body's relationship with nature, and sometimes as a shamanistic element.
Bu makalenin konusu, varoluşsal faaliyetleri zayıflayan postmodern bedenin yürümeyle ilişkisinin sanat bağlamında incelenmesidir. Modern teknolojiler evreninde mekânsal ve zamansal olarak doğadan kopan ve duyusal olarak etkisizleşen postmodern beden, doğayla ilişkisi zayıflayarak pasif bir hale gelmiştir. Geçmişteki gibi aktif bir bedene dönüşme olanağı azalmıştır. Bu bağlamda yürüme, bedeni varlığın ilk sınırlarına geri götüren ve onu aktifleştiren bir yöntem olarak önem kazanır. Gündelik ve basit bir aktivite olmasına rağmen doğaya yabancılaşan bedeni duyumsal olarak güçlü ve dirençli kılma potansiyeli barındırır. Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren özne olarak bedenin yitimiyle ilişkili bir biçimde görsel sanatlarda yaratıcı bir form olarak gündeme gelir. Postmodern sanatın kavramsal yönüyle örtüşen yürüme, eylemsel içeriğiyle sanatın temsil estetiğinden eylem estetiğine dönüşme sürecine katkı sağlar. Bu makalede bedenin varoluşsal faaliyetlerini aktifleştiren gündelik basit bir eylem olan yürümenin postmodern sanattaki görünürlüğüne dair bir araştırma amaçlanmaktadır. Araştırmada postmodern sanat pratikleri üzerinden yürümenin beden ile ilişkisi, sanat bağlamında incelenirken nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tercih edilmiştir. Makalede yürümenin postmodern sanat pratiklerinde bazen kapitalist moderniteye karşı bir form, bazen bedenin doğayla ilişkisinde naif bir jest ve bazen de şamanist bir öge olarak yaratıcı bir biçimde ele alındığı sonucuna varılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Fine Arts |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 30, 2024 |
Submission Date | April 16, 2024 |
Acceptance Date | July 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 18 Issue: 34 |
Submission of articles for the January 2025 issue of Akdeniz Art (volume: 19 issue: 35) will take place between October 1 st to 15 th , 2024.