The potential of the content created through social media platforms to reach instant and large masses has increased with the acceleration of technological developments in recent years. Accordingly, subvertising prepared individually or organisationally by anti-consumerists can spread rapidly. The subaltern, which refers to individuals who are too weak to raise their voices against the injustices they have suffered and who have no voice in society, cannot be included in the advertising messages prepared by global brands. In recent years, anti-consumerist groups have started to make subvertising, which aim to make these individuals visible and to raise their awareness. From this point of view, the aim of the study is to examine the relationship between attitudes towards subvertising using subaltern representation and purchase intention. In this study, in which quantitative research method was used, an online questionnaire was applied to 441 people to collect data to be statistically analysed in order to obtain objective results. According to the findings of the study, attitudes towards subvertising using subaltern representation differ according to gender, age, marital status, employment status and income status. In addition, purchase intention differs according to demographic characteristics. According to the results of the regression analysis used in the study, attitudes towards subvertising using subaltern representation were found to have a statistically significant effect on purchase intention. The study is important in terms of filling the gap in the literature by determining the relationship between the attitudes towards subvertising using subaltern representation and purchase intention using quantitative research methods
Sosyal medya platformları üzerinden oluşturulan içeriklerin anında ve geniş kitlelere ulaşma potansiyeli, son yıllarda teknolojik gelişmelerin hız kazanması ile birlikte artmıştır. Bu doğrultuda, tüketim karşıtı kişiler tarafından bireysel veya örgütsel olarak hazırlanan yıkıcı reklamlar hızla yayılabilmektedir. Uğradığı haksızlıklara karşı sesini yükseltemeyecek kadar güçsüz ve toplumda sesi olmayan bireyleri ifade eden madun, küresel markalar tarafından hazırlanan reklam mesajlarında yer alamamaktadır. Bu bireylerin görünür olmasını sağlamayı amaçlayarak madunluktan çıkmalarını ve bireylerin farkındalıklarını arttırmayı hedefleyen yıkıcı reklamlar ise son yıllarda tüketim karşıtı gruplar tarafından sıklıkla yapılmaya başlamıştır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, madun temsiliyetinin kullanıldığı yıkıcı reklamlara yönelik tutum ile satın alma niyeti arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Nicel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, objektif sonuçlar elde etmek amacıyla istatistiksel analiz uygulanacak verileri toplamak için 441 kişiye çevrim içi anket uygulanmıştır. Çalışmanın bulgularına göre madun temsiliyetinin kullanıldığı yıkıcı reklamlara yönelik tutum cinsiyete, yaşa, medeni duruma, çalışma durumuna ve gelir durumuna göre farklılık göstermektedir. Buna ek olarak satın alma niyeti demografik özelliklere göre farklılaşmaktadır. Araştırmada uygulanan regresyon analizi bulgularına göre madun temsiliyetinin kullanıldığı yıkıcı reklamlara yönelik tutumun satın alma niyeti üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunduğu saptanmıştır. Çalışma, madun temsiliyetinin kullanıldığı yıkıcı reklamlara yönelik tutum ile satın alma niyeti arasındaki ilişkinin nicel araştırma yöntemi kullanılarak belirlenmesi ile literatürdeki boşluğu doldurması açısından önemlidir.
Bu çalışma, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırma Etik Kurulu’nun 05.06.2023 tarihli ve 2023-45 sayılı onayı ile gerçekleştirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Advertising Studies, Social Advertising |
Journal Section | Tez Özeti |
Authors | |
Early Pub Date | August 26, 2024 |
Publication Date | August 26, 2024 |
Submission Date | January 23, 2024 |
Acceptance Date | April 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 45 |