Abstract
Hoca Sadeddin Efendi 16. yüzyılın en önemli tarihçilerinden biridir. Telif ettiği Tâcu’t-Tevârîh adlı eserinde, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan başlayarak Yavuz Sultan Selim’in vefatına (1520) kadar gerçekleşmiş olayları ele almıştır.
Tâcu’t-Tevârîh, Osmanlı tarihini başlangıcından 16. yüzyılın sonlarına kadar anlatan güvenilir ve çok okunan bir kaynak eser olmuştur.
Tâcu’t-Tevârîh 16. yüzyıl Osmanlı ilim dilinin en parlak örneklerindendir. Tarih ilmi açısından Türk tarihçileri ve dünya tarihçileri arasında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle de eserin bazı zeyilleri yazılmıştır. Tâcu’t-Tevârîh Avrupa’da büyük rağbet görmüş ve 17. yüzyıldan itibaren, Fransızca, Almanca ve İtalyanca’ya tamamen, Rusça, İngilizce ve Macarca’ya da kısmen tercüme edilmiştir.
Hoca Sadeddin Efendi’nin Tâcu’t-Tevârîh’inde verdiği bilgiler, Osmanlı Tarihi’ne ışık tutmuş ve daha sonra telif edilen Osmanlı tarihlerine kaynaklık etmiştir. O, eserini telif ederken konunun önemine göre âyet, hadis, atasözleri kullanarak anlattığı olayları dini kaynaklarla desteklemiştir. Bu durum Hoca Sadeddin Efendi’nin dinî ve tarihî bilgiler konusuna çok hâkim olduğunu göstermektedir.
Hoca Sadeddin Efendi, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemi olaylarını yazma işinin kendisine kaldığını ifade eder ve eserinde övme ve yermede aşırı gitmeksizin “uslûb-ı itidâl” üzere bütün teferruatıyla yazdığını belirterek nasıl bir metot uygulayacağını ortaya koyar. Ancak eserinde kaleme aldığı ilk dönem konuları hakkında, belki aradan uzun zaman geçmesinden ve olayları nakledenlerin bilgileri karıştırmasından dolayı dikkatli olunması gerektiğini ve sağlıklı bilgiler veremeyeceğini belirtir.
Hoca Sadeddin Efendi, ilk dönem olaylarının nakledilmesinde uzun yılların geçmesiyle, ravilerin bazı sözleri karıştırdığı, hatta kendi görüşünü de katmasıyla birtakım sapmaların olabileceğini ifade eder. Hoca Sadeddin Efendi, eserinde yakın dönem olaylarının doğru olduğunu ve ifadelerinde yalan haber bulunmadığını söyler.
Hoca Sadeddin Efendi, bazı olayları özet olarak anlatma yoluna giderek, sadece isimleri zikretmekle yetinmiştir. Bunun nedeni ise ya olaylarla ilgili bilgi veya kaynak bulamamış ya da yararlandığı kaynakta ancak bu kadar bilgi bulmuş olmasından kaynaklanmaktadır.
Hoca Sadeddin Efendi, olayları ele alırken, okuyucunun eseri bıkmadan okumasını sağlamak için bir kısım olayları “Latîfe ve Hikâyet” başlıkları altında anlatmıştır. Sadeddin Efendi bu metoduyla, eseri savaş sahneleri ile dolu bir eser olmaktan uzaklaştırmıştır. O, “Latîfe ve Hikâyet” başlığı altında anlatılan konularla; olayların daha iyi anlaşılmasını ve zihinlerde derin izler bırakmasını sağlamak, insanları iyiliğe teşvik etmek için onları daha cazip bir üslupla zihinlere yerleştirmek istemiştir.
Hoca Sadeddin Efendi de modern tarih yazarları gibi, olayların temelindeki sosyal, ekonomik, siyasî ve dinî sebepleri aramaya ve araştırmaya çalışmıştır. Olayların sebeplerini belirtmiş ve gerekli yerlerde de eleştirilerini yapmıştır. Olayları ve kaynakları karşılaştırmıştır. Bu hareketiyle tarih bilgisini felsefî bir çehreye büründürmüştür.
Hoca Sadeddin Efendi, dönemin sosyal olaylarından olan; kıtlık, deprem, yangın, ay ve güneş tutulması, törenler, salgın hastalıklar ve ölümler hakkında da bilgiler verir. Osmanlı tarihi yazarlarının, devletin ilk kuruluş ve takip eden yıllarla ilgili verdikleri bilgiler; genelde şifahi halk destanlarına dayanmaktadır. Bunlar ise bir milletin o dönemdeki kültürü, sosyal hayatı ve inancı ile ilgili değerli bilgilerdir.
Hoca Sadeddin Efendi, Tâcu’t-Tevârîh’in mukaddimesinde; tarihin tanımı, konusu, amaçları ve bir tarihçide bulunması gereken özellikler, tarihçinin eserinde takip etmesi gereken metotlar hakkında bilgi verir. Ona göre tarih; millet ve din yolunda hizmet edenlerin hizmetlerini, güzel huy ve hayat hikâyelerini, yaptığı mücadelelerini kısaca, bunların durumlarını yazarak gelecek nesillere aktarmaktır.
Hoca Sadeddin Efendi eserinde, Osmanlı Devleti tarihi alanındaki en önemli kaynaklardan biri olan ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Yavuz Sultan Selim dönemi sonuna kadar meydana gelen olayları aktarır. Tâcu’t-Tevârîh, dokuz bölümden oluşur ve her bölümde bir padişah döneminde meydana gelen olayları anlatır.