İnsanlık tarihi kadar geçmişi olan giyinme, zamanla bir gelenek hâline gelmiş, kılık kıyafet kültürü oluşmuştur. İnsanların giyinme alışkanlıkları, toplumsal, sanatsal değerler, dini inanç, cinsiyet, yaş, tabaka, meslek, evlilik, doğum, ölüm, moda, coğrafya ve iklim gibi birçok etkene bağlı olmuştur. İnsan inançları doğrultusunda, yaşadığı kültür çevresinde coğrafyadan etkilenerek kendine özgü kılık kıyafet anlayışını geliştirmiştir. Kılık kıyafet, kendi benliğini ve kültürünü ifade etmenin bir başka yönü olup kültürde millîliği oluşturan unsurlardan sayılmaktadır. Bu çerçevede kılık kıyafet, ülke, dönem, kişi ya da gruplar hakkında kayda değer bilgiler vermektedir. Her toplumun kendine ait kılık kıyafetlerinin olmasının yanı sıra aynı toplum içinde yaşayan insanlar arasında bile farklı grupların birbirinden ayırt edilmesini mümkün kılan giyim kuşam farklılıkları vardır. İslâm toplumunun ilk zamanlarında, Arapların daha önceden bildiği, Hicaz bölgesinin sade kıyafetleri, birkaç değişiklik haricinde varlığını devam ettirmiştir. Bu dönemin yaygın elbiseleri vücuda giyilen kamîs, izâr ve ayağa giyilen naʻl ve hufftan ibarettir. Hz. Peygamber (sav) dönemine hâkim olan bu sade kılık kıyafet kültürü, Hz. Osman zamanında küçük değişimler geçirse de Emevîlere kadar ana hatlarıyla aynı şeklini muhafaza etmiştir. Emevîlerin devlet idaresi bağlamında dört halife döneminden farklı bir yönetim tarzı izlemesi ve bazı halifeler müstesna lükse, şatafat ve debdebeye önem vermesi, sosyal hayatın tüm alanlarında değişimi de beraberinde getirmiştir. Fetihlerle beraber karşılaşılan yeni kültürler de İslâm devletine sirayet etmiş, neticede ilgili kültürler kılık kıyafette birtakım değişikliklere neden olmuştur. Bu değişim Süleyman b. Abdülmelik (715-717) döneminde de devam etmiştir. Süslü ve bir o kadar da rengârenk bir giyim tarzı yaygınlaşmıştır. Ondan sonraki dönemde dikkate değer bir değişim olmamıştır. Kılık kıyafetteki bu değişiklik İslâm’a ve dinin emirlerine uygun bir şekilde toplum içindeki yerini almıştır. Emevîler döneminde başlayan değişim rüzgârı Abbâsîlerde bambaşka bir hâl almıştır. Devletin sahip olduğu güç, genişleyen topraklar ve büyüyen ekonomi, çok hızlı bir şekilde sosyal alandaki değişikliği de beraberinde getirmiştir. Bu değişim rüzgârı arasında hiç şüphesiz giyim tarzı da yerini almıştır. Sâsânilerden intikal eden sosyal grupların yanı sıra katı protokol kuralları Abbâsîleri etkisi altına almıştır. Teşrifat kuralları sarayın tamamına sirayet etmiş, Sâhibü’l-Kisve adında kıyafetlerle ilgilenen yeni görevliler tayin edilmiştir. Toplumun farklı kesimlerindeki insanlara özgü kıyafetler ortaya çıkmıştır. Aynı kıyafetler farklı zümreler tarafından farklı şekil ve formlarda giyilmiştir. Bununla beraber aynı elbiselerin şeklinde de zamanla değişiklikler olmuştur. Elbiselerde tercih edilen siyah, yeşil ve beyaz gibi farklı renkler tespit edilmiş, akabinde bunların taşıdıkları anlamlar üzerinde durulmuştur. Bu araştırmada Abbâsîlerin kuruluşundan ilk asrının sonuna kadarki kılık kıyafet kültürü etkilendiği konular çerçevesinde ele alınacaktır. Çalışma, Abbâsîlerin öncesinde ve ilk asrındaki kılık kıyafet kültürü hakkındaki genel bilgilerden sonra kılık kıyafet kültürü hakkındaki ayrıntılı bilgiler üzerinden devam edecektir. Abbâsîlerin bu döneminde kıyafetlere dair ulaşılan bulgular; başa, bedene ve ayağa giyilenler şeklinde sınıflandırılmıştır. Ayağa giyilenler başka bir araştırmaya bırakılmıştır. Çalışmada başa giyilen kıyafetler olan kalensuva, tavîle, imâme, rusâfiyye, asâbe, hımâr, kınâʻ, miknaʻ, burkuʻ, nikâb, lisâm, taylesân, daniyye, kubʻ, tâc ve iklîlden bahsedilmiştir. Bedene giyilen kıyafetler ise bürde, dürrâa, veşy, kabâ’, izâr, ridâ, mübattane, cübbe, haftân, bornos, kürk, kamîs, minteka, tikke, mitraf, zünnâr, sirvâl, sudrâ, tennûr ve gilâle şeklinde ele alınmıştır. Bahsi geçen kıyafetlerin inançla, coğrafya ve kültür ile olan ilişkisi ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra pamuk, keten, ipek, yün ve kadife gibi kumaş ve dokunuş şekillerinden bahsedilmiştir. Bunları giyen kişilerin ekonomik durumu ve toplum içindeki konumu incelenmiştir.
Dressing, which has a history as much as human history, has become a tradition over time, and a culture of dress has been formed. Dressing habits of people depend on many factors such as social, artistic values, religious belief, gender, age, stratum, profession, marriage, birth, death, fashion, geography and climate. In line with human beliefs, he developed his unique understanding of attire by being influenced by the geography around the culture he lived in. Attire is another aspect of expressing one's self and culture, and is considered one of the elements that make up nationality in culture. In this context, attire provides valuable information about the country, period, person or group. In addition to the fact that each society has its own attire, there are clothing differences that define them even among people living in the same society. In the early days of the Islamic society, the plain clothes of the Hijāz region, known to the Arabs before, continued to be worn, except for a few changes. The common clothes of this period consisted of kamis worn on the body, izār, and naʻl and huff worn on the feet. This simple dress culture, which dominated the period of the Prophet Muhammad, maintained its main lines until the Umayyads, although it underwent minor changes in the time of Osman. The fact that the Umayyads followed a different management style from the period of the four caliphs in the context of state administration and that some caliphs gave importance to luxury, pomp and ostentation brought about a change in all areas of social life. The new cultures encountered with the conquests also spread to the Islamic state, and as a result, the relevant cultures caused changes in attire. This change continued during the reign of Sulaymān b. ʿAbd al-Malik (715-717). An ornate and colorful style of clothing has become widespread. There was no notable change in the period after that. This change in clothing has taken its place in society in accordance with Islam and the orders of religion. The wind of change that started during the Umayyads took a completely different turn in the ʿAbbāsids. The power of the state, the expanding lands and the growing economy brought about the change in the social field very quickly. Undoubtedly, clothing style has taken its place among this wind of change. In addition to the social groups inherited from the Sāsānids, strict protocol rules influenced the ʿAbbāsids. The rules of protocol spread all over the palace, and new officials who took care of the clothes named Sāhibu al-Kisva were appointed. Clothes specific to people in different strata of society have emerged. The same clothes were worn by different groups in different shapes and forms. In addition, there have been changes in the shape of the same dresses over time. Different colors such as black, green and white, which are preferred in dresses, have been identified and their meanings have been emphasized. In this research, the dress culture of the ʿAbbāsids from the establishment to the end of the first century is discussed within the framework of the subjects that were affected. The study continues by considering the clothes one by one, after the general information about the dress culture before the ʿAbbāsids and the first century. Findings about clothes in this period of ʿAbbāsids; classified as head, body and foot wear. Those worn on the feet were left to another study. In the study, the clothes worn on the head were determined as kalensuva, tavīle, imāme, rusāfiyye, asābe, hımār, kınāʻ, miknaʻ, burkuʻ, nikāb, lisām, taylesān, daniyye, kubʻ, tāc and iklīl. The clothes worn on the body have been identified as burde, dürraa, veşy, kabā', izār, ridā, mübattane, gown, haftān, bathrobe, fur, kamīs, minteka, tikke, mitraf, zünnār, sirvāl, sudra, tennūr and gilāle.
The relationship of the aforementioned clothes with belief, geography and culture has been revealed. Fabric and touch patterns such as cotton, linen, silk, wool and velvet are mentioned. The economic situation of the people who wear them and their position in the society were examined.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 22, 2022 |
Publication Date | June 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 18 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.