Güvenlik, insanlık
tarihi kadar eski bir olgudur. Huzur ve güven arayışının insanoğlunun ilk var
oluşundan bugüne kadar geçerliliğini koruyan bir ihtiyaç olduğu bilinen bir
gerçektir. Dünya tarihinde, insanların ilk yerleşik düzene geçmesiyle emniyet,
asayiş, huzur ve düzen ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Güvenlik ihtiyacı, Maslow’a
göre insan bedeninin canlı kalması için gereken fizyolojik ihtiyaçlarından
sonra ikinci sırada gelmektedir. Günümüzde geleneksel güvenlik anlayışı, küreselleşmenin yarattığı dinamik ortamın da etkisiyle değişmiştir. Ulusal
ve uluslararası güvenliğe yönelik tehditler farklılaşmıştır. Böylece, güvenlik;
küreselleşme, teknolojinin gelişmesi ve yeni tehditler sayesinde yeniden
tanımlanmayı gerektirmiştir. Değişen ve dönüşen güvenlik kavramının etkisiyle,
dünya daha önceden öngörülemeyen, hiçbir sınır tanımayan tehdit ve risklerle
karşı karşıyadır.
Yine insanlık
tarihinin başlangıcında nüfusun yarısından çoğunun kentlerde yaşadığı
varsayılmaktadır. 2030 yılına kadar da dünya nüfusunun üçte ikisinin kentlerde
yaşayacağı düşünülmektedir. Artan bu nüfus yoğunluğu kentsel altyapılarda,
kaynaklarda ve hizmetlerde de bir artışa yol açacaktır. Bu yüzden, kentsel
altyapıların ve kaynakların yönetiminde ve vatandaşların bugünkü ve gelecekteki
ihtiyaçlarının etkin ve verimli bir şekilde karşılanmasında, kentlerin akıllı
hale gelmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak literatürde herkes tarafından kabul
gören bir “akıllı kent” tanımı bulunmamaktadır. Akıllı kentin zeki kent, bilgi
kenti, dijital kent, teknolojik kent, sürdürülebilir kent ve yeşil kent gibi
farklı anlamları bulunduğu ifade edilmektedir. Akıllı
kent tanımlamalarında teknoloji, altyapı, bilgi yönetimi, bağlantılılık,
sürdürülebilirlik, yaşam kalitesi, katılımcı yönetişim gibi kavramların öne
çıktığı da görülmektedir. Bir kentin, kullanılan
ifadelerdeki gibi bir kent olabilmesi için, kentte ortaya çıkabilecek
sorunların çözümünde bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak çözümlerin
geliştirilmesi ve kentte yaşayanların da bu çözümleri bir yaşam biçimi olarak
benimseyip kullanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda bir kentin değişip
dönüşmesi, üst nesil teknolojik sistemlerin kullanılmasını gerektirmekte ve bu
durum da ancak yenilikçi adımlar atılarak gerçekleştirilebilmektedir. Ancak bu
teknolojik sistemler yeni nesil güvenlik tehditlerini de beraberinde
getirmektedir.
Buradan yola çıkılarak, zeki kent, bilgi
kenti, dijital kent, teknolojik kent, sürdürülebilir kent ve yeşil kent gibi
farklı anlamları bulunan; genel olarak, bilgi ve
iletişim teknolojilerinin katkısıyla yönetişim, hareketlilik, çevre ve yaşam
bileşenleri bütününde oluşan ve pek çok boyutu bir araya getiren akıllı
kentlerin, değişen güvenlik kapsamındaki durumu bu
çalışmanın ana konusunu oluşturacaktır. Çalışmada, kent, akıllı kent ve
güvenlik kavramsal çerçevesinden sonra bilgi ve teknolojinin
kentsel hizmetlerde daha fazla kullanılmaya başlanmasıyla kentlerde meydana
gelen değişim ve dönüşümler yeni güvenlik anlayışı kapsamında ele alınacaktır.
Türkiye’den ve dünyadan uygulamalar ile bu değişimin ve dönüşümün yeni güvenlik
anlayışında nasıl yer aldığı ve gelecekte nasıl yer alacağı incelenecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | September 23, 2019 |
Submission Date | June 14, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 ASSAM ULUSLARARASI HAKEMLİ DERGİ 13. ULUSLARARASI KAMU YÖNETİMİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ ÖZEL SAYISI |
ASSAM-UHAD Nisan ve Kasım aylarında yayınlanan süreli ve elektronik basımı yapılan, uluslararası indeksli hakemli bir dergidir.