Turkish settlements were witnessed in Western Anatolia. Indeed, Çaka Bey, who was captured in Anatolia at a young age and lived in the Byzantine palace for a long time, managed to gather the newly arrived Turkmens around Izmir around his principality in 1081. After this, he frequently attacked the Aegean Islands and Byzantium. When the coasts of Western Anatolia came under Byzantine rule again at the end of the First Crusade, the Turks’ connection with the islands was temporarily cut off. This connection was reestablished during the Principality Period. The Turks’ interest in the Aegean Islands dates back to the past. These relations, which were previously limited, intensified during the Principality Period. Lesbos Island and the other Aegean Islands, which are the subjects of our study, were definitely brought under Turkish sovereignty in a period of almost a hundred years during the rise of the Ottoman Empire. In the following process, villages, towns, namely settlements and the people living there were officially recorded on the island of Lesbos. Not only the population, but also the agricultural products produced, vineyard and garden products, etc. were recorded. The taxes to be collected per person by the state were also recorded in the land registry records. In our study, according to the 16th century archive records, if we consider that the first inhabitants of the island were non-Muslims, there were of course monasteries and churches, but since Muslim people were also brought and settled by the state later, we tried to find answers to these questions: were there foundations in Lesbos at that time, what were the religious works, were there mosques and mescids.
Türklerin Ege Adaları ile ilgisi Anadolu’nun fethi ile başlamıştır. Malazgirt Zaferi’nden 8-10 yıl sonra Batı Anadolu’da ilk Türk yerleşmelerine tanık olunmaktadır. Nitekim, genç yaşta Anadolu’da tutsak edilen ve uzun süre Bizans sarayında yaşayan Çaka Bey, 1081 yılında, İzmir taraflarında bu bölgeye yeni gelmiş Türkmenleri, beyliği etrafında toplamayı başarmıştı. Bundan sonra da sık sık Ege Adaları’na ve Bizans’a karşı saldırılarda bulundu. Birinci Haçlı Seferi sonunda Batı Anadolu kıyıları yeniden Bizans egemenliğine girince Türklerin adalarla bağlantısı geçici bir süre için kesilmiş oldu. Bu bağlantı, Beylikler Dönemi’nde tekrar kurulmuştur. Türklerin Ege Adaları ile ilgileri eskiye dayanmaktadır. Bu ilişkiler, önceleri sınırlı bir düzeyde iken, Beylikler Dönemi’nde yoğunlaşmıştır. Çalışmamıza konu olan Midilli Adası ve diğer Ege Adaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde, yüz yıla yakın bir süre içinde kesin olarak Türk egemenliği altına alınmışlardır. Bundan sonraki süreçte, Midilli Adası’nda köyler kasabalar yani yerleşim birimleri ve buralarda oturan insanlar resmi kayıt altına alınmıştır. Sadece nüfus değil, üretilen tarım ürünleri, bağ bahçe ürünleri vs. kayda geçirilmiştir. Devletin fert başına alacağı vergiler de tapu kayıtlarına yazılmıştır. Çalışmamızda XVI. Yüzyıl arşiv kayıtlarına göre, adanın ilk ahalisinin gayr-i müslimler olduğu düşünülürse elbette manastır ve kiliseler mevcut idi, ama sonradan devlet eliyle Müslüman ahali de getirilip yerleştirildiğine göre Midilli’de bu tarihlerde vakıflar var mı idi, dini eserler nelerdir, cami, mescit var mı idi, bu sorulara cevap aramaya gayret ettik.
Çalışmalarınızda başarılar diler teşekkür ederim.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Cultural History, Ottoman Central Organization |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 25, 2025 |
Submission Date | April 17, 2025 |
Acceptance Date | August 1, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: 33 |
Works published in the journal Asian Studies are licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.