Günümüz dünyasının en önemli sektörlerinden biri olan turizm,
toplumların sosyal ve ekonomik yapılarındaki değişime uygun bir tavır sergiler. Bu
doğrultuda insanların ilgisi güneş, plaj ve kumdan faydalanmayı esas alan deniz
turizminden, eko turizm ve kültürel turizme doğru kaymaktadır. Bize göre bunda;
şehir yaşamından kaynaklanan görüntü kirliliği ve kalabalıklığın, artık kıyılar
içinde sıradan bir durum haline gelmesi etkili olmuştur. Bu nedenle, kültürel miras
kaynaklı turizm faaliyetlerine her geçen gün ilgi artmaktadır. Özellikle de üst gelir
grubunun katılımı dikkat çekicidir.
Türk kentsel tarihinin iyi korunmuş örneklerinden biri olan Safranbolu;
ahşap, taş ve kerpiç malzeme ile inşa edilen konak görünümlü karkas evleri,
camileri, çeşmeleri, han ve hamamları, yemeniciler arastası ve geleneksel şehir
dokusuyla, bütünü sit alanı olarak ilan edilen ülkemizin ender yerleşmelerinden
biridir. Bu özelliklerin tüm Dünya için önemli olduğunu düşünen UNESCO,
1994’de Safranbolu’yu Dünya Miras Listesine almıştır.
Geleneksel mimariyi yaşatan bu tür yerler, şehirleşmenin tehdidine açıktır.
Ancak, Safranbolu’da Çarşı adı verilen tarihi yerleşmenin kurulduğu platonun bu
kesimi, yeni yerleşim alanlarının gelişmesine müsait olmadığı için, nüfus
baskısından korunabilmiştir. Söz konusu durum, başta tarihi konutlar olmak üzere
diğer kültürel miras kaynaklarının zarar görmesini de engellemiştir. Özellikle
1975’lerden itibaren korumacılık fikrinin benimsenmesi ile bu yapılar aslına uygun
restore edilmiş ve turizme sunulmuştur.
Safranbolu’yu ziyaret eden yabancı turistler içinde geleneklerine olan
bağlılıkları ile tanıdığımız Japonların ilk sırada olması, hiç de şaşırtıcı değildir.
Farklı tarzdaki mimarisine karşılık ahşap kullanımının ortak bir kültürel özellik
olması, tercihlerini etkilemiştir.
Safranbolu’nun kültürel miras turizm merkezlerinden biri haline gelmesi,
Beypazarı gibi bazı yerleşmelere de örnek olmuştur. Bu başarıda, yöre halkı, yerel
yönetim ve meslek yüksek okulunun ortak çabaları vardır. Ancak, kültürel miras
kaynaklarının kontrolsüz bir şekilde otel, motel ya da pansiyon gibi turizm
tesislerine dönüştürülmesi orijinalliğin kaybolmasına yol açarken, turizm
konusunda birikimi olmayanların sektörde girişimciliğe yönelmesi de, yöre
turizminin önündeki bir diğer problemdir
Primary Language | tr;en |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | January 2, 2013 |
Submission Date | January 2, 2013 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 16 Issue: 26 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License