Teknolojinin yaşamın her alanına nüfus ettiği ve internet ile her türlü bilgiye eş zamanlı ulaşılabildiği post modern toplumla beraber gelişen tüketim toplumu ve kitle kültürü toplumdaki tüm ilişkileri ve kurumları yapısal bir dönüşüme uğratmıştır. Bu dönüşümden müzeler de payını almıştır.
Antik Yunan’da müzlere (esin perileri) adanmış tapınak, kutsal kalıntı odaları gibi birçok farklı mekan müze olarak tanımlanmaktaydı. Bir diğer deyişle müzeler esin perilerinin, yani belleğin merkezidirler. Bu anlamda yüzyıllardır insanlığın kültür alanları olarak görülen müzeler, bilgi üzerine egemenliğin alanları da olmuşlardır. İskenderiye Müzesi’nden Aydınlanma döneminin modern sanat müzelerine kadar bilginin ve iktidarın yaratıldığı ve evrensellik iddiası ile kültürel meşruluğun mekanı olagelmişlelerdir.
Post modern dönem ile müzeye dair kemikleşen tarihsel mirasın korunma mekanı olmasına; beraberinde kanon oluşturma ve yüksek kültürün kalesi olduğuna dair biçilen rol de değişmiştir. Tüketim toplumuyla beraber her şeyin kültürleştirildiği bir sürece girilmesiyle müzeler de dönüşüme uğramış ve kitle iletişim araçları arasındaki yerini almıştır. Kültür endüstrisinin bir unsuru haline gelmesi ile beraber mimarisinden sergileme stratejilerine kadar her şey değişmiş ve yeniden tanımlanmıştır. Bu noktada, çalışma, müzelerin günümüzdeki yerini sorgulanmakta ve değişen kimliği üzerinden geliştirilen yeni stratejilere eğilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | October 17, 2019 |
Submission Date | May 27, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 34 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.