Savaş haberciliği, iletişim teknolojileri ve iktidarların politikaları etkisi altında dönüşüme uğramaktadır. Çatışma ortamlarındaki gelişmelerin kamuoyuna yansıtılması açısından önemli rol üstlenmesi gereken gazeteciler, iktidarların uygulamalarıyla sınırlandırılabilmektedir. ABD’nin Irak operasyonunda geliştirdiği “iliştirilmiş gazetecilik” pratiği, gazetecilerin olaylara askeri açıdan bakmasına neden olduğu yönünde tartışmalar yaşanmıştır. Bu tür uygulamalardan bağımsız hareket eden çok sayıda gazeteci ise çatışma ortamlarında hayatını kaybetmiştir. Gerek iktidarların engellemeleri gerekse güvenlik sorunları nedeniyle alternatif haber üretim pratiği arayışında olan haberciler, Suriye ve Libya savaşlarında, yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla habere erişimin önündeki engelleri aşmaya çalışmıştır. Gazeteciler, çatışma ortamlarındaki gelişmeleri, yerel kaynakların sosyal medya paylaşımları aracılığıyla takip etmiş, ancak yoğun dezenformasyonla karşılaşmıştır. Suriye ve Libya deneyiminin ardından, sosyal medyaya mesafeli duruş sergileyen haberciler, 2. Dağlık Karabağ Savaşı’nda ise çatışma bölgelerindeki gelişmeleri sahada izlemek üzere, Bakü tarafında konuşlanmıştır. Medyanın ilgisine karşın, gazetecilerin cephe hattına giriş yapmasına izin verilmemiştir. Buna rağmen, medyada çatışma ortamlarından bolca görseller eşliğinde haberler sunulmuştur. Bu çalışma, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’nı izleyen gazetecilerle görüşmeler yoluyla çatışma bölgelerindeki gelişmelere dair haberlerin üretim sürecini ele almaktadır. Üretim tarzına odaklanarak, alandaki gelişmelerin daha görünür olacağı varsayımından hareketle yapılan çalışmada, resmi haber kaynaklarının haber akış sürecinde ön plana çıktığı, habercilerin ise bu süreçteki rolünün zayıfladığı saptanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 24 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 21 |