Abstract
Bu çalışma Jean Genet’nin hayatında ve eserlerinde başkaldırı temasını incelemeyi amaçlamaktadır.
Jean Genet dünyaya gözlerini açtığında anne ve baba kavramını bilememektedir. Annesi birkaç
aylıkken kendisini yetiştirme yurduna terk edip gittikten sonra bir daha arayıp sormamıştır. Gerçek
ailesinin özlem ve arayışı hayat boyu sürecek olan yazar çok başarılı bir ilkokul eğitiminden sonra
zorunlu olarak önüne konulan “marangozluk” ya da “matbaacılık” okulundan kaydolduğu gün kaçarak ilk
başkaldırısını gerçekleştirir. Haksızlığa tahammül edemez. Kendisine yapılanı haksızlık olarak
görmektedir. İlk önce kendi öz ailesi, daha sonra kendi öz milletinden darbe yiyen Genet, içindeki
başkaldırı ruhuyla tüm başkaldırı hareketlerinin içinde yer alır. Başkaldırdığı, bir türlü yer
bulamadığı dünyada yerini ezilen milletler yanında bulur. Her eseri sistemin karşısına adeta bir
tokat gibi dikilir. Hayatı gibi eserleri de aykırıdır. Bu aykırılık onun başkaldırısından
kaynaklanmaktadır.
In this study it is aimed to examine the concept of rebellion in the works and life of Jean Genet.
When he comes to world, he does not know anything about the concept of a mother and a father. Her
mother a few months after his birth carried him to an orphanage and never called him. The author in
the process of looking for a truth family’s longing and quest, after a qualified educational life,
then he gives the first sign of rebellion by rebelling to the option which is required for him to
make the job of "carpenter" or "printing". He could not tolerate injustice. He observes that
everything done for him is an injustice according to him. His own family first, then blow by its
own nation in a spirit of rebellion in Genet. Thus, he participates in all the rebel movements. He
feels good near the people who are oppressed by the other because of his rebellion. Nearly all of
his Works go down to the system like a slap. His Works are breach as well as his life. This
contradiction is caused by his disobedience.