The novel ‘Lord of the Flies’ tells the story of 30 boys, aged between 6 and 12, who are stranded on an island after their plane is shot down. Only the boys survived the plane; and these boys tried to establish a system on the island between life and hope. They name the deserted tropical island near the ocean ‘Coral Island’. This island, where there are no adults, no pressure, no rules, although the children liked it at first, their feelings of fear, insecurity and competition led them to take on different personalities. Island life, which starts with swimming and playing games, soon turns into a power and power struggle. The children have not yet broken away from the modern world they have just left. Therefore, they need a leader to take decisions. They have chosen this leader democratically, but this democratic order will be disrupted early. Therefore, it is believed that The Lord of the Flies leads people to evil by feeding their ego. What Golding is trying to explain is that man lives with his inner evil, his devil. While the novel deals with the search for order and civilisation on the island, it also presents a criticism of civilisation and defends the idea that ‘man is innately evil’. Accordingly, the study discusses and interprets the film based on the novel.
“Sineklerin Tanrısı” adlı romanda yaşları 6 ile 12 yaş arasında değişen 30 kadar erkek öğrencinin uçaklarının vurulması sonrası düştükleri adada yaşadıkları olaylar anlatılmaktadır. Uçaktan sadece çocuklar kurtulmuştur; ve bu çocuklar yaşam ile umut arasında adada bir sistem kurmaya çalışmışlardır. Okyanus yakınlarında ıssız tropik adaya “Mercan Adası” ismini verirler. Yetişkinlerin, baskılarının, kurallarının olmadığı bu ada, başlarda çocukların hoşuna gitse de korku, güvensizlik ve rekabet duyguları farklı kişiliklere bürünmelerine yol açmıştır. Yüzme, oyun oynama ile başlayan ada hayatı bir süre sonra güç ve iktidar savaşına dönüşür. Çocuklar yeni terk ettikleri modern dünyadan henüz kopmamışlar. Bu yüzden karar alacakları bir lidere ihtiyaç duyarlar. Bu lideri de demokratik yollarla seçmişler ancak bu demokratik düzen erken bozulacaktır. Dolayısıyla Sineklerin Tanrısı’nın, insanın nefsini, egosunu besleyerek kötülüğe yönelttiğine inanılmaktadır. Golding’in anlatmaya çalıştığı ise insanın içindeki kötülükle, şeytanıyla birlikte yaşadığıdır. Roman adadaki düzen ve medeniyet arayışını konu edinirken aynı zamanda medeniyete dair bir eleştiri de sunarak “insanın doğuştan kötü olduğu” düşüncesini savunmaktadır. Buna göre çalışma ilgili romandan yola çıkarak filmini ele almakta ve yorumlamaktadır.
Sorumlu yazar olarak, telif hakkı ihlali nedeniyle üçüncü şahıslarca istenecek hak talebi veya açılacak davalarda Akademik Tarih ve Düşünce dergisinin hiçbir sorumluluğunun olmadığını, tüm sorumluluğun Sorumlu Yazar olarak bana ait olduğunu taahhüt ederim. Ayrıca makalede hiçbir suç unsuru veya kanuna aykırı ifade bulunmadığını, araştırma yapılırken kanuna aykırı herhangi bir malzeme ve yöntem kullanmadığımı, çalışma ile ilgili tüm yasal izinleri aldığımı ve etik kurallara uygun hareket ettiğimi taahhüt ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Ekim 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 13 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 5 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала