Hasta vasiyeti, gelecekteki bir durum için önceden yapılmış bir tasarruftur. Hasta vasiyeti ile kişi, ileride ayırt etme gücünü kaybetmesi halinde, nasıl tedavi edilmek istediğini, diğer bir ifadeyle hangi tıbbi tedbirlere rıza gösterdiğini ve hangilerini reddettiğini belirleyebilir. İsviçre Medeni Kanununda 2008 yılında yapılan değişiklikle federal düzeyde hükme bağlanan hasta vasiyeti, kişinin kendi geleceğini belirleme hakkının güçlendirilmesi amacıyla öngörülmüştür. Hasta vasiyeti, kural olarak bağlayıcıdır ve geri alınıncaya kadar da geçerlidir. Hasta vasiyetinin prensipteki bağlayıcılığı ve süresiz geçerliği, kişinin daha sonra düşüncesini değiştirmiş ve bunu ifade edememiş olması halinde, kişisel özgürlüğün sınırlanması sonucunu doğurur. Diğer taraftan hasta vasiyetini düzenleyen kişinin önceden aydınlatılması ve hasta vasiyetinin belirli hastalık durumu ve tedavilere ilişkin olması gereği, kanunen hasta vasiyetinin geçerlik şartı değildir. Bu durum da kişinin kendi geleceğini belirleme hakkını etkili kullanmasını engelleyebilir ve kişisel özgürlüğünü aşırı sınırlayabilir. Doktrinde bu meselelere ilişkin olarak çeşitli çözümler önerilmiştir. Buna göre özellikle hasta vasiyetindeki tıbbi kararların belirliliği ölçütü, bağlayıcı bir hasta vasiyetinin şartı olarak kanuna alınmalıdır ve hasta vasiyetini düzenli aralıklarla güncelleme yükümü getirilmelidir. Türk hukukunda hasta vasiyetine ilişkin olarak doğrudan kanuni bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu konuda bir hüküm içeren Biyotıp Sözleşmesi, Türkiye tarafından onaylanmıştır. Bu yönde 2014 yılında yapılan değişiklikle Hasta Hakları Yönetmeliğinde de düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler, tıbbi müdahale sırasında isteğini açıklayabilecek durumda bulunmayan bir hastanın, tıbbi müdahale ile ilgili olarak önceden açıkladığı isteklerinin, esasen, sadece göz önünde tutulmasını öngörmektedir. Hasta vasiyetinin bağlayıcılığı dolayısıyla kişisel özgürlüğün aşırı sınırlanması tehlikesi karşısında Türk hukukundaki yaklaşım, isabetli görünmektedir. Ancak kişinin hayat ve sağlık değerleri hakkında geleceğe ilişkin bir tasarruf olarak hasta vasiyetinin maddi ve şekli şartları, doğrudan bir kanunla belirlenmelidir. Bize göre böyle bir düzenlemenin ihtiyaç duyduğu tartışma ve değerlendirme sürecinde İsviçre Medeni Kanununun hasta vasiyeti kurumuna ilişkin görüş ve eleştirilerin de dikkate alınması, yararlı olur
Hasta vasiyeti kendi geleceğini belirleme hakkı aydınlatılmış rıza ilkesi kişisel özgürlüğün aşırı sınırlanması tıbbi müdahaleye rızanın belirliliği ilkesi
A patient’s will is a preliminary disposition prescribed for a prospective situation. Through a patient’s will, an individual may specify how s/he would like to be treated in the event that s/he loses his/her discernment in the future; in other words, s/he may establish the medical treatments s/he is willing to receive or vice versa. Pursuant to the amendment made in 2008, patient’s will was decreed at federal level by the Swiss Civil Code in order to reinforce the individual’s right to determine his or her own future. In principle, patient’s will is binding and valid unless it is revoked. The imperative nature of patient’s will in principal and its validity for an indefinite term would limit personal freedom in case the person’s opinion changes subsequently but s/he fails to express it. Besides, elucidating the person who makes the will in advance and the necessity that the patient’s will should be related with a certain situation of sickness and treatments are not preconditions for its legal validity. This might prevent the individual to effectively exercise the right to determine his or her own future and limit his or her personal freedom unduly. Several solutions have been proposed regarding these matters in the doctrine. Accordingly, especially the criterion of the definiteness of medical decisions addressed in the patient’s will should be included in the law as a precondition of a legally binding patient’s will, and updating of the will at regular intervals should be made obligatory. There is not any direct regulation in Turkish law concerning patient’s will. Yet, the Biomedicine Convention, which includes a provision on this matter, was ratified by Turkey. An amendment was also made in the Regulation on Patients’ Rights in 2014 accordingly. These regulations prescribe only that when a patient is in a state that he cannot express his/her will during medical intervention, the wishes s/he stated previously on the medical procedure would basically be taken into consideration. Considering the risk of restricting personal freedom unduly when patient’s will is binding, the point of view adopted in Turkish law seems well-directed. However, the material conditions and the requirements as to form of patient’s will as individual’s disposition prescribed for future regarding his/her life and health status should be laid down directly by a law. In our opinion, while carrying out the discussions and assessments necessary for such regulation, it would be useful to take the remarks and comments made in the Swiss Civil Code into consideration as well
Patient’s will right to determine one’s future informed consent principle excessive restriction of personal freedom definiteness of consent to medical intervention
Diğer ID | JA43DC98GZ |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 65 Sayı: 1 |